Brazenly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Brazenly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Brazenly İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Utanmazca, yüzsüzce

1. She brazenly lied to her parents about her grades. (Utangaçça olmayarak, yüzü kara şekilde notları hakkında ebeveynlerine yalan söyledi.)
2. The politician brazenly denied any wrongdoing. (Politikacı utanmazca herhangi bir yanlış yapmadığını inkar etti.)
3. He brazenly hit on the bartender, even though she clearly wasn’t interested. (Utangaç olmayarak, barmaid’e flört etmeye çalıştı, ancak açıkça ilgilenmediği görülüyordu.)
4. The thief brazenly stole the expensive jewelry from the store. (Hırsız, pahalı mücevherleri mağazadan yüzsüzce çaldı.)
5. She brazenly ignored her doctor’s orders and continued to smoke despite her health problems. (Sağlık sorunlarına rağmen doktorunun tavsiyelerini umursamadan yüzsüzce sigara içmeye devam etti.)
6. The student brazenly copied her friend’s homework and turned it in as her own. (Öğrenci arkadaşının ödevini utanmazca kopyaladı ve kendisiymiş gibi teslim etti.)
7. The athlete brazenly cheated during the race, thinking no one would notice. (Sporcu, kimse fark etmeyeceğini düşünerek yarışta yüzsüzce hile yaptı.)
8. He brazenly ignored his girlfriend’s feelings and went out with his friends instead. (Kız arkadaşının hislerini utanmazca umursamadı ve arkadaşlarıyla dışarı çıktı.)
9. The businessman brazenly disregarded the safety regulations and put his employees in danger. (İşadamı, çalışanlarını tehlikeye atarak güvenlik düzenlemelerini yüzsüzce göz ardı etti.)
10. The defendant brazenly lied on the witness stand, hoping to avoid a conviction. (Sanık, bir cezadan kurtulmak umuduyla tanık kürsüsünde yüzsüzce yalan söyledi.)
11. She brazenly flirted with her friend’s boyfriend, not caring about the consequences. (Sonuçlarını umursamadan arkadaşının erkek arkadaşıyla yüzsüzce flört etti.)
12. The employee brazenly stole money from the cash register, thinking he wouldn’t get caught. (Çalışan, yakalanmayacağını düşünerek yüzsüzce kasa dolabından para çaldı.)
13. The actress brazenly criticized her co-star’s performance in front of the whole cast and crew. (Aktris, tüm oyuncu ve ekibin önünde utanmazca birlikte yaptığı performansı eleştirdi.)
14. The student brazenly disrupted the class by talking loudly and ignoring the teacher. (Öğrenci, öğretmeni umursamadan yüksek sesle konuşarak dersi bozdu.)
15. The company brazenly raised prices, even though the quality

of their products had decreased. (Şirket, ürünlerinin kalitesinin düştüğüne rağmen yüzsüzce fiyatları arttırdı.)
16. The politician brazenly made promises he knew he couldn’t keep just to win votes. (Politikacı, sadece oyları kazanmak için yapamayacağı sözler verdi.)

17. The driver brazenly ran a red light, almost causing an accident. (Sürücü, neredeyse bir kazaya neden olacak şekilde yüzsüzce kırmızı ışıkta geçti.)
18. The student brazenly talked back to the teacher, disrespecting their authority. (Öğrenci, otoritelerine saygısızlık ederek öğretmene karşı çıktı.)
19. The athlete brazenly used performance-enhancing drugs, thinking he wouldn’t get caught. (Sporcu, yakalanmayacağını düşünerek performans arttırıcı ilaçlar kullandı.)
20. The politician brazenly ignored the needs of his constituents and only focused on his own interests. (Politikacı, seçmenlerinin ihtiyaçlarını yüzsüzce görmezden geldi ve sadece kendi çıkarlarına odaklandı.)