Boundless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Başlık: Boundless İle İlgili Cümleler
Türkçe Anlamı: Sınırsız, sonsuz, engelsiz
- The universe is boundless. (Evren sınırsızdır.)
- The possibilities are boundless. (Olanaklar sonsuzdur.)
- Her boundless enthusiasm made her an excellent teacher. (Onun sınırsız heyecanı onu harika bir öğretmen yaptı.)
- The boundless ocean stretched out before us. (Engelsiz okyanus önümüzde uzandı.)
- The artist’s creativity was boundless. (Sanatçının yaratıcılığı sınırsızdı.)
- She has a boundless appetite for learning. (Öğrenmeye sınırsız bir açlığı var.)
- The boundless energy of children is amazing. (Çocukların sınırsız enerjisi şaşırtıcıdır.)
- His boundless generosity touched the hearts of everyone around him. (Onun sınırsız cömertliği etrafındaki herkesin kalbini dokundu.)
- The universe is boundless and full of mysteries. (Evren sınırsız ve sırlarla doludur.)
- The boundless sky was a beautiful shade of blue. (Engelsiz gökyüzü güzel bir mavi tonundaydı.)
- Her boundless love for animals led her to become a veterinarian. (Hayvanlara olan sınırsız sevgisi onu veteriner olmaya yönlendirdi.)
- Boundless opportunities await those who are willing to take risks. (Risk almaya istekli olanların önünde sınırsız fırsatlar bekliyor.)
- The company’s success was due to its employees’ boundless creativity and dedication. (Şirketin başarısı çalışanlarının sınırsız yaratıcılığı ve özverisine bağlıydı.)
- The boundless beauty of nature can take your breath away. (Doğanın sınırsız güzelliği nefesinizi kesebilir.)
- His boundless curiosity led him to explore new places and ideas. (Onun sınırsız merakı yeni yerler ve fikirleri keşfetmesine yol açtı.)
- Boundless joy filled her heart when she saw her newborn baby. (Yeni doğan bebeğini gördüğünde kalbini sınırsız mutluluk doldurdu.)
- The possibilities for innovation in technology are boundless. (Teknolojideki yenilikler için olanaklar sınırsızdır.)
- Her boundless optimism helped her overcome many obstacles in life. (Onun sınırsız iyimserliği hayatta birçok engeli aşmasına yardımcı oldu.)
- The boundless expanse of the desert was both beautiful and intimidating. (Çölün sınırsız genişliği hem güzel hem de ürkütücüydü.)
- Boundless love and compassion are what make us human. (Sınırsız sevgi ve şefkat insan olmamızı sağlayan şeylerdir.)
- The company’s success has been driven by its boundless determination to innovate. (Şirketin başarısı yenilik yapma konusunda sınırsız kararlılığından kaynaklandı.)
- Boundless courage and bravery were required to embark on such a dangerous mission. (Böylesine tehlikeli bir göreve girişmek için sınırsız cesaret ve kahramanlık gerekiyordu.)
- The boundless depths of the ocean are still largely unexplored. (Okyanusun sınırsız derinlikleri hala büyük ölçüde keşfedilmemiştir.)
- Boundless patience is necessary when dealing with difficult people. (Zor insanlarla uğraşırken sınırsız sabır gereklidir.)
- The boundless potential of renewable energy sources is a promising development for our planet. (Yenilenebilir enerji kaynaklarının sınırsız potansiyeli gezegenimiz için umut verici bir gelişmedir.)
- Boundless determination and hard work led him to achieve his dreams. (Sınırsız kararlılık ve çalışma azmi hayallerine ulaşmasına yol açtı.)
- The boundless generosity of volunteers makes a huge difference in the lives of those in need. (Gönüllülerin sınırsız cömertliği, ihtiyaç sahibi olanların hayatında büyük fark yaratır.)
- The boundless expanse of the universe is a source of awe and wonder. (Evrenin sınırsız genişliği hayranlık ve merak kaynağıdır.)
- Boundless love knows no boundaries or limits. (Sınırsız sevgi sınırları veya sınırları tanımaz.)
- The boundless enthusiasm of the fans made the concert an unforgettable experience. (Hayranların sınırsız coşkusu konseri unutulmaz bir deneyim haline getirdi.)
Hemen Yorum Yaz