Boredom İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Boredom
Boredom, sıkıntı veya ilgisizlik hissi anlamına gelir. İşte boredom ile ilgili cümleler:
- I feel such boredom when I have nothing to do. (Hiçbir şey yapacak bir şeyim olmadığında böyle bir sıkıntı hissederim.)
- Boredom is the worst feeling when you are stuck in traffic. (Trafiğe takılıp kaldığında sıkıntı hissi en kötü hislerden biridir.)
- The boredom of sitting through a long lecture is unbearable. (Uzun bir dersi dinlemek sıkıntı vericidir.)
- She tried to fight off the boredom by playing a game. (Oyun oynayarak sıkıntıdan kurtulmaya çalıştı.)
- I never experienced such boredom in my life. (Hayatımda böyle bir sıkıntı yaşamadım.)
- The monotony of everyday life can lead to boredom. (Her gün aynı şeyleri yapmak sıkıntıya neden olabilir.)
- I watch TV to alleviate boredom. (Sıkıntıyı hafifletmek için televizyon izlerim.)
- The boredom at work is getting to me. (İşteki sıkıntı beni etkiliyor.)
- The only thing worse than boredom is loneliness. (Sıkıntıdan daha kötü olan tek şey yalnızlıktır.)
- I was bored out of my mind during that meeting. (O toplantı boyunca sıkıntıdan deli gibi oldum.)
- He turned to drugs to escape the boredom of his life. (Hayatındaki sıkıntıdan kaçmak için uyuşturucuya başvurdu.)
- The children complained of boredom during the long car ride. (Uzun araba yolculuğunda çocuklar sıkıntıdan şikayet ettiler.)
- The constant rain led to boredom and restlessness. (Sürekli yağmur, sıkıntı ve huzursuzluğa neden oldu.)
- I can’t stand the boredom of being stuck at home all day. (Tüm gün evde takılı kalmaktan gelen sıkıntıya dayanamıyorum.)
- Boredom often leads to overeating. (Sıkıntı sık sık aşırı yemeğe neden olur.)
- The boredom of retirement can be difficult to handle. (Emeklilikteki sıkıntı başa çıkmak için zor olabilir.)
- She felt a sense of boredom and emptiness after finishing her book. (Kitabını bitirdikten sonra sıkıntı ve boşluk hissi yaşadı.)
- Traveling can help alleviate the boredom of everyday life. (Seyahat etmek, günlük yaşamdaki sıkıntıyı hafifletmeye yardımcı olabilir.)
- Boredom is often a sign that we need to change something in our lives. (Sıkıntı, hayatımızda bir şeyleri değiştirmemiz gerektiğinin bir işaretidir.)
20
-
The party was a total bore and we couldn’t wait to leave. (Parti tamamen sıkıcıydı ve ayrılmak için sabırsızlanıyorduk.)
-
He stared out the window, succumbing to the boredom of the train ride. (Tren yolculuğunun sıkıntısına boyun eğerek pencereden dışarı bakıyordu.)
-
The book was so dull that it put her into a state of boredom. (Kitap o kadar sıkıcıydı ki onu sıkıntıya soktu.)
-
I always carry a book with me to avoid boredom when waiting in line. (Kuyrukta beklerken sıkılmamak için her zaman bir kitap taşırım.)
-
The lack of new experiences can lead to a sense of boredom and apathy. (Yeni deneyimlerin olmaması sıkıntı ve umursamazlık hissi yaratabilir.)
-
She found herself in a state of constant boredom after retiring from her job. (İşinden emekli olduktan sonra sürekli bir sıkıntı halinde buldu kendini.)
-
The monotony of his job was driving him to boredom and frustration. (İşinin tekdüzeliği onu sıkıntı ve frustrasyona sürüklüyordu.)
-
He tried to alleviate his boredom by taking up a new hobby. (Yeni bir hobiye başlayarak sıkıntısını hafifletmeye çalıştı.)
-
The boredom of being stuck at home during a snowstorm was unbearable. (Kar fırtınasında evde sıkışıp kalmak sıkıntı vericiydi.)
-
The music festival was a welcome change from the usual boredom of everyday life. (Müzik festivali, günlük hayatın sıkıcılığına karşı hoş bir değişiklikti.)
-
Boredom can lead to depression and other mental health issues. (Sıkıntı depresyon ve diğer zihinsel sağlık sorunlarına neden olabilir.)
Hemen Yorum Yaz