Bolt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bolt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bolt (somut nesne) – Cıvata, Civata

1. The mechanic tightened the bolt with a wrench. (Mekanik, anahtarı kullanarak cıvataları sıktı.)
2. She lost one of the bolts while assembling the bookshelf. (Kitaplık montajı sırasında bir cıvatayı kaybetti.)
3. The bolt on the gate was rusty and wouldn’t budge. (Kapıdaki cıvata paslıydı ve oynamıyordu.)
4. He used a bolt cutter to break the padlock. (Kiliti kırmak için cıvata kesici kullandı.)
5. The bolt had to be replaced because it was stripped. (Cıvata, sökülmüş olduğu için değiştirilmeliydi.)
6. I need a 3/4 inch bolt for this project. (Bu proje için 3/4 inçlik bir civata gerekiyor.)
7. The bolt was too long for the hole and had to be cut. (Cıvata delik için çok uzundu ve kesilmesi gerekti.)
8. She used a bolt and nut to secure the bracket to the wall. (Duvara rafı sabitlemek için bir cıvata ve somun kullandı.)
9. The carpenter hammered the bolt into the wood. (Marangoz, cıvatayı ahşaba çaktı.)
10. The bolt had a square head, making it easier to turn with a wrench. (Cıvata kare kafalıydı, bu da anahtarla çevirmeyi kolaylaştırıyordu.)
11. The bridge collapsed due to a failed bolt. (Köprü, başarısız bir cıvata nedeniyle çöktü.)
12. She used a bolt extractor to remove the broken bolt from the engine. (Motorun kırık cıvatasını çıkarmak için bir cıvata çıkarma aleti kullandı.)
13. The bolt came loose and the machine stopped working. (Cıvata gevşedi ve makine çalışmayı durdurdu.)
14. He tightened the bolt until it was snug. (Cıvatayı sıkılaştırdı, tam sıkı olana kadar.)
15. The bolt was stripped and had to be drilled out. (Cıvata sökülmüştü ve delinerek çıkarılması gerekiyordu.)
16. The bolt was so tight that he had to use a breaker bar to loosen it. (Cıvata çok sıktı ki gevşetmek

için bir kırıcı çubuk kullanmak zorunda kaldı.)
17. The bolt was made of stainless steel, so it wouldn’t rust. (Cıvata paslanmayacak şekilde paslanmaz çelikten yapılmıştı.)

18. The bolt had to be torqued to a specific level of tightness. (Cıvata belirli bir sıkılık seviyesine getirilmeliydi.)
19. She dropped the bolt and it rolled under the car. (Cıvatayı düşürdü ve arabaya doğru yuvarlandı.)
20. He used a lock washer to prevent the bolt from loosening over time. (Zamanla cıvatanın gevşemesini önlemek için bir kilitleme rondelası kullandı.)

Bolt (fiil) – Aniden hareket etmek, Fırlamak

1. The horse bolted when it heard a loud noise. (At, yüksek bir ses duyduğunda aniden koşmaya başladı.)
2. She bolted out of the room when she saw the spider. (Örümceği gördüğünde odadan fırladı.)
3. The dog bolted after the rabbit. (Köpek tavşanın ardından fırladı.)
4. He bolted from his seat when he realized he was in the wrong classroom. (Yanlış sınıfta olduğunu fark ettiğinde koltuğundan fırladı.)
5. The cat bolted up the tree to escape the dog. (Kedi, köpekten kaçmak için ağaca fırladı.)
6. She bolted down the hallway to catch the elevator. (Asansörü yakalamak için koridordan koşar adım geçti.)
7. He bolted through the finish line to win the race. (Yarışı kazanmak için finiş çizgisine koşarak geçti.)
8. The car bolted forward when he pressed the accelerator. (Gaz pedalına bastığında araba ileri fırladı.)
9. She bolted out of bed when she heard the smoke alarm. (Duman alarmını duyduğunda yataktan fırladı.)
10. The burglar bolted when he saw the police car. (Hırsız, polis arabasını görünce fırladı.)
11. The baseball player bolted to first base after hitting the ball. (Topa vurduktan sonra beyzbol oyuncusu birinci tabana fırladı.)
12. The deer bolted across the road in front of the car.