Bolster İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bolster İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bolster ne demek?

Bolster kelimesi, Türkçe’de “yastık” veya “desteklemek” anlamlarına gelir.

1. I need to buy a bolster for my bed. (Benim yatağım için bir yastık almam gerekiyor.)
2. He used a bolster to support his back. (Sırtını desteklemek için bir yastık kullandı.)
3. The doctor recommended a bolster to relieve his neck pain. (Doktor, boyun ağrısını hafifletmek için bir destek yastığı önerdi.)
4. The team hoped the new player would bolster their chances of winning. (Takım, yeni oyuncunun kazanma şanslarını artıracağını umdu.)
5. The government promised to bolster the economy with new initiatives. (Hükümet, yeni girişimlerle ekonomiyi desteklemeyi vaat etti.)
6. She bolstered her argument with statistical data. (İstatistik verilerle savını güçlendirdi.)
7. The company hired more staff to bolster its customer service. (Şirket, müşteri hizmetlerini güçlendirmek için daha fazla personel işe aldı.)
8. The team’s confidence was bolstered by their recent victory. (Takımın son zaferiyle özgüveni arttı.)
9. He used a bolster to prop up the sagging couch cushions. (Sarkık kanepe minderlerini desteklemek için bir yastık kullandı.)
10. The charity received a large donation that will bolster its efforts to help the needy. (Hayır kurumu, yardıma ihtiyacı olanlara yardım etme çabalarını destekleyecek büyük bir bağış aldı.)
11. She added more spices to bolster the flavor of the soup. (Çorbanın tadını artırmak için daha fazla baharat ekledi.)
12. The company’s profits were bolstered by strong sales in the third quarter. (Şirketin karı, üçüncü çeyrekte güçlü satışlarla desteklendi.)
13. The coach bolstered the team’s defense with a new strategy. (Koç, yeni bir stratejiyle takımın savunmasını güçlendirdi.)
14. He used a bolster to lift the heavy object. (Ağır nesneyi kaldırmak için bir yastık kullandı.)
15. The government announced plans to bolster security measures at airports. (Hükümet, havaalanlarında güvenlik önlemlerini artırmak için planlarını duyurdu.)
16. The company’s reputation was bolstered by positive reviews from customers. (Şirketin itibarı, müşterilerden gelen olumlu yorumlarla desteklendi.)
17. She used a bolster to elevate her injured leg. (Yaralı bacağını yükseltmek için bir yastık kullandı.)
18. The team’s morale was bolstered by the coach’s encouraging words. (Takımın moralini koçun cesaretlendirici sözleri yükseltti.)
19. The new law was designed to bolster consumer protection. (Yeni

yasa, tüketici korumasını güçlendirmek için tasarlandı.)
20. He used a bolster to keep his book open while he read. (Okurken kitabını açık tutmak için bir yastık kullandı.)