Boldness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Boldness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Boldness kelimesinin Türkçe anlamı: Cesaret, korkusuzluk

  1. Boldness is a necessary trait for successful entrepreneurs. (Cesaret, başarılı girişimciler için gerekli bir özelliktir.)
  2. She showed great boldness by standing up to the bully. (Zorbaya karşı dik durarak büyük cesaret gösterdi.)
  3. He approached the stage with boldness and delivered a powerful speech. (Sahneye cesaretle yaklaştı ve güçlü bir konuşma yaptı.)
  4. The athlete’s boldness allowed him to attempt the difficult jump. (Sporcu, cesareti sayesinde zorlu atlama denemesini yapabildi.)
  5. Her boldness in the face of danger impressed everyone around her. (Tehlike karşısındaki cesareti, etrafındaki herkesi etkiledi.)
  6. Sometimes, all it takes is a little boldness to achieve your dreams. (Bazen, hayallerinize ulaşmak için küçük bir cesaret yeterlidir.)
  7. The decision to quit his job and start his own business required a lot of boldness. (İşini bırakıp kendi işini kurma kararı, büyük bir cesaret gerektiriyordu.)
  8. The soldier’s boldness in battle earned him a medal of honor. (Savaştaki cesareti, ona bir şeref madalyası kazandırdı.)
  9. She spoke with boldness and conviction, and her message resonated with the audience. (Cesaretle ve inançla konuştu ve mesajı izleyicilerle uyum sağladı.)
  10. Without boldness, we cannot push beyond our comfort zones and grow. (Cesaretsizlikle, rahat alanlarımızın ötesine geçemeyiz ve büyüyemeyiz.)
  11. The artist’s boldness in using bright colors created a striking and memorable painting. (Canlı renkleri kullanmaktaki cesareti, çarpıcı ve unutulmaz bir tablo oluşturdu.)
  12. In order to succeed, you must have the boldness to take risks. (Başarılı olmak için risk alacak cesarete sahip olmalısınız.)
  13. His boldness in confronting the company’s leadership led to positive changes in the workplace. (Şirket yönetimiyle yüzleşmedeki cesareti, işyerinde olumlu değişikliklere yol açtı.)
  14. The climber’s boldness allowed her to reach the summit of the mountain. (Dağcının cesareti, zirveye ulaşmasına izin verdi.)
  15. In order to stand out in a competitive job market, you need the boldness to showcase your unique skills and qualities. (Rekabetçi bir iş piyasasında öne çıkmak için, benzersiz beceri

lerinizi ve niteliklerinizi sergileyecek cesarete ihtiyacınız var.)
16. The boxer’s boldness in the ring allowed him to knock out his opponent in the first round. (Boksörün ringdeki cesareti, rakibini ilk raundda nakavt etmesine izin verdi.)

  1. Without boldness, we may miss out on valuable opportunities for growth and personal development. (Cesaretsizlikle, büyüme ve kişisel gelişim için değerli fırsatları kaçırabiliriz.)
  2. The explorer’s boldness in venturing into unknown territory led to groundbreaking discoveries. (Keşif gezgininin bilinmeyen topraklara cesaretle girmesi, çığır açan keşiflere yol açtı.)
  3. Taking the bold step of starting a new relationship can be scary, but it can also be rewarding. (Yeni bir ilişkiye başlamanın cesur adımını atmak korkutucu olabilir, ancak ödüllendirici de olabilir.)
  4. Her boldness in defending her beliefs inspired others to stand up for what they believe in. (İnançlarını savunmaktaki cesareti, diğerlerini inandıklarını savunmak için harekete geçmeye teşvik etti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.