Blotch İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blotch İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blotch Nedir?

Blotch, bir yüzeyde ya da dokuda leke, leke ya da çizgi gibi belirgin izler bırakan bir kusurdur.

Örnek Cümleler:

1. My shirt has a blotch of tomato sauce on it. (İngilizce)
   (Tişörtümde domates sosu lekesi var.)

2. The painting was ruined by a blotch of paint in the wrong place. (İngilizce)
   (Resim yanlış yerdeki bir boya lekesi nedeniyle mahvoldu.)

3. The ink blotch on the paper made the words illegible. (İngilizce)
   (Kağıttaki mürekkep lekesi kelimeyi okunaksız hale getirdi.)

4. The chicken has a blotch of red on its feathers. (İngilizce)
   (Tavuğun tüylerinde kırmızı bir leke var.)

5. She covered the blotch on her face with makeup. (İngilizce)
   (Yüzündeki lekeyi makyajla kapattı.)

6. The carpet had a blotch of red wine on it. (İngilizce)
   (Halının üzerinde kırmızı şarap lekesi vardı.)

7. The painting had a blotch of blue paint in the corner. (İngilizce)
   (Resmin köşesinde mavi boya lekesi vardı.)

8. The dog’s fur had a blotch of mud on it. (İngilizce)
   (Köpeğin tüylerinde çamur lekesi vardı.)

9. The stain on the carpet was a blotch of grape juice. (İngilizce)
   (Halıdaki leke, üzüm suyu lekesiydi.)

10. The artist tried to cover up the blotch on the canvas with a new stroke. (İngilizce)
    (Sanatçı, tuvaldaki lekeyi yeni bir darbeyle örtmeye çalıştı.)

11. The cake had a blotch of frosting on one side. (İngilizce)
    (Kekin bir yanında krema lekesi vardı.)

12. She was embarrassed by the blotch on her shirt. (İngilizce)
    (Gömleğindeki leke yüzünden utanmıştı.)

13. The painting had a blotch of black paint where it wasn’t supposed to be. (İngilizce)
    (Resimde olmaması gereken yerde siyah boya lekesi vardı.)

14. The blotch on the wall was caused by a leaky pipe. (İngilizce)
    (Duvarın üzerindeki leke, s

ızdıran bir borudan kaynaklandı.)

15. The pie had a blotch of blueberry filling that had spilled out. (İngilizce)
    (Pastanın içinde taşmış bir yaban mersini dolgusu lekesi vardı.)

16. She noticed a blotch of ink on her shirt after using the printer. (İngilizce)
    (Yazıcıyı kullandıktan sonra gömleğinde mürekkep lekesi fark etti.)

17. The makeup artist covered the blotch on the model’s face with concealer. (İngilizce)
    (Makyaj sanatçısı, modelin yüzündeki lekeyi kapatıcıyla kapattı.)

18. The wall had a blotch of paint from where the previous owners had tried to cover up a hole. (İngilizce)
    (Duvar, önceki sahiplerin bir deliği kapatmaya çalıştıkları yerden boya lekesi içeriyordu.)

19. The fabric had a blotch of dye where it had bled during the washing process. (İngilizce)
    (Dokuma, yıkama işlemi sırasında aktığı yerde bir boyama lekesi içeriyordu.)

20. The picture had a blotch of sunlight on it where the sun had shone through the window. (İngilizce)
    (Resim, güneşin pencereden parladığı yerde bir güneş lekesi içeriyordu.)