Blockade İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blockade İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blockade Nedir?

Blockade, bir limanı veya sınırı kapatmak veya engellemek için yapılan bir askeri veya politik eylemdir.

Örnek cümleler:

  1. The blockade on the port prevented any goods from coming in or going out. (Limanın ablukası, herhangi bir malın içeri veya dışarı çıkmasını önledi.)
  2. Barışçıl bir çözüm bulmak için the blockade should be lifted. (Abluka kaldırılmalıdır, barışçıl bir çözüm bulmak için.)
  3. Bu, ülkenin kaynaklarını yabancı işgalcilerin blockade’ı nedeniyle kullanamaması nedeniyle bir kriz yarattı. (This created a crisis because the country couldn’t use its resources due to the blockade of foreign invaders.)
  4. İnsanlar aç kalıyor çünkü the blockade has cut off food supplies. (Blockade, gıda kaynaklarını kesmiş olduğundan insanlar aç kalıyor.)
  5. The blockade is a violation of international law. (Abluka, uluslararası hukukun ihlalidir.)
  6. The blockade was set up to prevent weapons from being smuggled into the country. (Abluka, ülkeye silah kaçırılmasını önlemek için kuruldu.)
  7. Savaş sırasında, düşman kuvvetlerinin the blockade ı, deniz yoluyla ülkemize ulaşan malları kesintiye uğrattı. (During the war, the enemy’s blockade disrupted goods coming to our country by sea.)
  8. The blockade caused the economy to collapse. (Abluka, ekonominin çökmesine neden oldu.)
  9. The blockade was lifted after several rounds of negotiations. (Birkaç tur müzakereden sonra abluka kaldırıldı.)
  10. Yüksek fiyatlar, the blockade nedeniyle tedarik zincirindeki kesintilerden kaynaklanıyor. (High prices are due to disruptions in the supply chain caused by the blockade.)
  11. Çatışma sırasında the blockade, yardım malzemelerinin ülkeye girişini engelledi. (During the conflict, the blockade prevented aid supplies from entering the country.)
  12. Uluslararası toplum, the blockade’ı sona erdirmek için çağrıda bulundu. (The international community called for an end to the blockade.)
  13. B
  14. The blockade has led to a humanitarian crisis in the region. (Abluka, bölgede insanlık krizine yol açtı.)
  15. Government forces have established a blockade to prevent rebels from receiving weapons. (Hükümet güçleri, isyancıların silah almasını engellemek için bir abluka kurdu.)
  16. The blockade has had a devastating impact on the local economy. (Abluka, yerel ekonomi üzerinde yıkıcı bir etkiye sahipti.)
  17. The blockade was enforced by naval vessels stationed around the port. (Abluka, limanın etrafında konuşlanan deniz gemileri tarafından uygulandı.)
  18. The government has announced that it will lift the blockade for humanitarian reasons. (Hükümet, insanlık nedenleriyle ablukayı kaldıracağını açıkladı.)
  19. Trucks carrying essential supplies are being held up at the blockade. (Gerekli malzemeleri taşıyan kamyonlar, ablukada bekletiliyor.)
  20. The blockade has been in place for over a year now. (Abluka, şimdiye kadar bir yıldan fazla bir süredir devam ediyor.)
  21. The United Nations has condemned the blockade as a violation of human rights. (Birleşmiş Milletler, ablukayı insan hakları ihlali olarak kınadı.)
  22. The blockade has been a major obstacle to peace negotiations. (Abluka, barış müzakerelerinde önemli bir engel oldu.)
  23. The military has been tasked with enforcing the blockade. (Askeri, ablukayı uygulama göreviyle görevlendirildi.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Limanın ablukası, herhangi bir malın içeri veya dışarı çıkmasını önledi.
  2. Abluka kaldırılmalıdır, barışçıl bir çözüm bulmak için.
  3. Bu, ülkenin kaynaklarını yabancı işgalcilerin abluka nedeniyle kullanamaması nedeniyle bir kriz yarattı.
  4. Blockade, gıda kaynaklarını kesmiş olduğundan insanlar aç kalıyor.
  5. Abluka, uluslararası hukukun ihlalidir.
  6. Abluka, ülkeye silah kaçırılmasını önlemek için kuruldu.
  7. Savaş sırasında, düşman kuvvetlerinin ablukaı, deniz yoluyla ülkemize ulaşan malları kesintiye uğrattı.