Blather İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blather İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blather (Turkish: Laf kalabalığı, saçma sapan konuşma)

Blather is a noun that means to talk in a foolish or senseless way. Here are 20 example sentences:

  1. She blathered on about her new shoes for an hour. (O yeni ayakkabıları hakkında bir saat boyunca saçma sapan konuştu.)
  2. He’s always blathering about conspiracy theories. (O her zaman komplo teorileri hakkında laf kalabalığı yapıyor.)
  3. I can’t stand her blathering anymore. (Artık onun laf kalabalığına daha fazla dayanamıyorum.)
  4. Stop blathering and get to the point. (Laf kalabalığı yapmayı bırak ve konuya gel.)
  5. The politician blathered on about his accomplishments. (Politikacı kendi başarıları hakkında saçma sapan konuştu.)
  6. I wish he would stop blathering about his ex-girlfriend. (Keşke eski kız arkadaşı hakkında laf kalabalığı yapmayı bıraksa.)
  7. The CEO blathered on about the company’s goals for the year. (CEO, şirketin bu yılki hedefleri hakkında saçma sapan konuştu.)
  8. I don’t have time for your blather right now. (Şu anda senin saçma sapan konuşmalarına vakit yok.)
  9. She blathered on about her vacation to Hawaii. (O, Hawaii tatili hakkında saçma sapan konuştu.)
  10. He blathered on about his favorite TV show. (O, en sevdiği TV şovu hakkında saçma sapan konuştu.)
  11. I wish she would stop blathering and listen to me. (Keşke o laf kalabalığı yapmayı bıraksa ve beni dinlese.)
  12. The salesman blathered on about the features of the product. (Satıcı, ürünün özellikleri hakkında saçma sapan konuştu.)
  13. My boss blathers on and on during meetings. (Patronum toplantılarda sürekli saçma sapan konuşur.)
  14. He blathered on about his expensive car. (O, pahalı arabası hakkında saçma sapan konuştu.)
  15. I don’t have the patience for his blather. (Onun saçma sapan konuşmalarına sabrım yok.)
  16. She blathered on about her health problems. (O, sağlık sorunları hakkında saçma sapan konuştu.)
  17. The professor blathered on about his research. (Profesör, araştırması hakkında saçma sapan konuştu.)
  18. I wish he would stop blathering and take action. (Keşke o laf kalabalığı yapmayı bıraksa ve harekete geçse.)
  19. The talk show host blathered on about politics. (Talk show sunucusu, politika hakkında saçma sapan konuştu.)
  20. I had to listen to his blather for hours. (Saatler boyunca onun saçma sapan konuşmalarını dinlemek zorunda kaldım.)
  1. Her blathering was making me anxious. (Onun laf kalabalığı bana kaygı yapıyordu.)
  2. He blathered on about his new gadget. (O, yeni alet edevatı hakkında saçma sapan konuştu.)
  3. I tuned out his blather and started daydreaming. (Onun laf kalabalığını yok saydım ve hayallere daldım.)
  4. The customer blathered on about her complaints. (Müşteri, şikayetleri hakkında saçma sapan konuştu.)
  5. She couldn’t stop blathering about her celebrity crush. (O, ünlü hayranlığı hakkında laf kalabalığı yapamadı.)
  6. His blather was interrupting my work. (Onun laf kalabalığı işimi kesiyordu.)
  7. The comedian blathered on and on, but nobody was laughing. (Komedyen, sürekli saçma sapan konuşuyordu ama kimse gülmüyordu.)
  8. I had to endure his blathering during the entire flight. (Tüm uçuş boyunca onun laf kalabalığını katlanmak zorunda kaldım.)
  9. The blogger blathered on about her daily routine. (Blogger, günlük rutini hakkında saçma sapan konuştu.)
  10. I wish she would stop blathering and apologize. (Keşke o laf kalabalığı yapmayı bıraksa ve özür dilese.)

Overall, blather can be used to describe excessive or pointless talking, and can be used in a variety of contexts, from personal conversations to political speeches.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.