Blare İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blare İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blare (Fiil) – Yüksek sesle çalmak, bağırmak veya patlatmak

  1. The car horn blared loudly, startling the pedestrians. (Araba kornası yüksek bir sesle çalındı, yayaları korkuttu.)
  2. The music blared out of the open windows. (Müzik açık pencerelerden yüksek bir sesle çalındı.)
  3. The siren blared in the distance, signaling an emergency. (Siren uzakta yüksek sesle çalındı, acil durum belirtiliyor.)
  4. The megaphone blared instructions to the crowd. (Megafon kalabalığa yüksek sesle talimatlar verdi.)
  5. The announcer blared the names of the winners over the loudspeaker. (Anonsör kazananların isimlerini hoparlörden yüksek sesle duyurdu.)
  6. The thunder blared through the night sky. (Gök gürültüsü gece gökyüzünden yüksek bir sesle patladı.)
  7. The fireworks blared and lit up the sky. (Havai fişekler yüksek bir sesle patladı ve gökyüzünü aydınlattı.)
  8. The alarm clock blared, waking me up abruptly. (Alarm saati yüksek sesle çaldı ve beni aniden uyandırdı.)
  9. The referee’s whistle blared, signaling the end of the game. (Hakemin düdüğü yüksek sesle çaldı ve oyunun sonunu belirtti.)
  10. The megabucks advertising campaign blared from every billboard. (Megabucks reklam kampanyası her billboarddan yüksek sesle çıktı.)
  11. The loudspeaker blared warnings to the crowd about the impending storm. (Hoparlör yaklaşan fırtına hakkında kalabalığı uyardı.)
  12. The rock band blared its latest hit song to an ecstatic crowd. (Rock grubu en son hit şarkısını coşkulu bir kalabalığa yüksek bir sesle çaldı.)
  13. The factory whistle blared, signaling the start of the workday. (Fabrika düdüğü iş gününün başlangıcını belirten bir sesle çaldı.)
  14. The car stereo blared my favorite song as I drove down the highway. (Otoyolda sürerken arabamın müzik sistemi sevdiğim şarkımı yüksek sesle çaldı.)
  15. The ship’s horn blared as it departed from the harbor. (Gemi düdüğü limandan ayrılırken yüksek sesle çaldı.)
  16. The megaphone blared reminders to the protesters about the rules of the demonstration. (Megafon protestoculara gösteri kuralları hakkında hatırlatmalar yüksek sesle verdi.)
  17. The air raid siren blared, signaling the imminent danger of attack. (Hava saldırısı sirenleri tehlike yaklaştığını belirterek yüksek sesle çaldı.)
  18. The police car’s sirens blared as it chased after the speeding car. (Polis arabasının sirenleri hızlı aracı takip ederken yüksek sesle çald
  1. The church bells blared across the city, announcing the start of the Sunday service. (Kilise çanları şehirde yüksek sesle çalındı, Pazar ayinine başlandığını duyurdu.)
  2. The stadium announcer blared the player’s names as they took to the field. (Stadyum anonsörü oyuncular sahaya çıktıkça isimlerini yüksek sesle duyurdu.)

(Bu cümlelerin İngilizcesi mavi ve kalın HTML etiketi ile yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.