Blandish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blandish İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blandish İle İlgili İngilizce Cümleler ve Türkçe Anlamları

Blandish: (fiil) aldatmak, dolandırmak, kandırmak

Örnek Cümleler:

  1. He tried to blandish her into giving him money. (Onu parayı vermeye ikna etmek için onu kandırmaya çalıştı.)
  2. The salesman blandished the customer with false promises. (Satıcı, yanıltıcı sözlerle müşteriyi kandırdı.)
  3. She saw through his attempt to blandish her. (Onu kandırmaya çalıştığı girişimini gözlerinden kaçırmadı.)
  4. The politician tried to blandish the voters with empty slogans. (Politikacı, boş sloganlarla seçmenleri kandırmaya çalıştı.)
  5. She didn’t fall for his blandishments. (Onun aldatıcı sözlerine kanmadı.)
  6. He blandished his way into the job. (İşe kandırmacalarla girdi.)
  7. The con artist blandished his victims into giving him their life savings. (Dolandırıcı, kurbanlarını yaşam birikimlerini vermeye ikna etmek için kandırdı.)
  8. The scammer blandished the elderly couple with promises of a huge payout. (Dolandırıcı, büyük bir ödeme vaatleriyle yaşlı çifti kandırdı.)
  9. The fraudster blandished the investors with fake documents. (Sahte belgelerle yatırımcıları kandıran dolandırıcı.)
  10. She was too savvy to be blandished by his smooth talk. (Onun pürüzsüz konuşmasına kanacak kadar tecrübeli değildi.)
  11. The swindler blandished the naive couple into signing a fraudulent contract. (Sahtekar, saf çifti dolandırmak için kandırdı.)
  12. The salesman’s blandishments didn’t work on the skeptical customer. (Satıcının aldatıcı sözleri, şüpheci müşteri üzerinde işe yaramadı.)
  13. She refused to be blandished into doing something she didn’t want to do. (İstemediği bir şeyi yapmaya kandırılmayı reddetti.)
  14. The con man blandished the wealthy widow out of her fortune. (Dolandırıcı, zengin dulun servetini aldatarak aldı.)
  15. The politician’s blandishments fell on deaf ears. (Politikacının kandırmacaları kulakları sağır etti.)
  16. The scam artist blandished his victims with promises of easy money. (Dolandırıcı, kolay para vaatleriyle kurbanlarını kandırdı.)
  17. The fraudster tried to blandish his way out of trouble with the authorities. (Dolandırıcı, yetkililerle sorunlarından kandırmacalarla kurtulmaya çalıştı.)
  18. She was too wise to be blandished by his lies. (Onun yalanlarına kanacak kadar bilge değildi.)
  19. The con artist used his blandishments to gain the trust of his victims. (Dolandırıcı, kur

banlarının güvenini kazanmak için kandırmacalardan faydalandı.)
20. The politician’s blandishments were seen as insincere by the public. (Politikacının kandırmacaları halk tarafından samimiyetsiz olarak görüldü.)

Türkçe Anlamları: Aldatmak, dolandırmak, kandırmak

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.