Bitter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Bitter İle İlgili Cümleler
Bitter: Acı
- The medicine had a bitter taste. (İlaç acı bir tadı vardı.)
- The bitter cold made it hard to go outside. (Acı soğuk dışarı çıkmayı zorlaştırdı.)
- She was filled with bitter regret for not accepting the job offer. (İş teklifini kabul etmediği için acı bir pişmanlıkla doluydu.)
- His bitter words hurt her feelings. (Onun acı sözleri onun duygularına zarar verdi.)
- The bitter truth is that we cannot afford to buy a new car. (Acı gerçek şu ki, yeni bir araba alacak durumumuz yok.)
- The bitter rivalry between the two teams led to a violent fight. (İki takım arasındaki acı rekabet şiddetli bir kavgaya neden oldu.)
- The bitter scent of the coffee reminded her of her ex-boyfriend. (Kahvenin acı kokusu ona eski erkek arkadaşını hatırlattı.)
- She had a bitter experience with her previous employer. (Önceki işvereniyle acı bir deneyimi vardı.)
- The bitter disappointment of not getting the job was too much for him to handle. (İşi alamamanın acı hayal kırıklığı onun için fazlaydı.)
- He had a bitter expression on his face when he heard the news. (Haberleri duyduğunda yüzünde acı bir ifade vardı.)
- The bitter wind whipped through the trees. (Acı rüzgar ağaçların arasından geçti.)
- Her bitter sarcasm was not appreciated by her coworkers. (Onun acı alaycılığı meslektaşları tarafından takdir edilmedi.)
- The bitter taste of defeat was hard to swallow. (Yenilginin acı tadı yutması zordu.)
- The bitter cold of winter made her long for the warmth of spring. (Kışın acı soğuğu onu baharın sıcaklığına özlem duymaya sevk etti.)
- He had a bitter argument with his father about his career choice. (Kariyer seçimiyle ilgili babasıyla acı bir tartışma yaşadı.)
- The bitter disappointment of her failed relationship made her question her own worth. (Başarısız ilişkisinin acı hayal kırıklığı onun kendi değerini sorgulamasına neden oldu.)
- The bitter taste of the lemon made her pucker her lips. (Limonun acı tadı dudaklarını buruşturmasına neden oldu.)
- The bitter memories of her childhood still haunted her. (Çocukluğuna dair acı hatıralar hala onu rahatsız ediyordu.)
- The bitter reality of the situation was hard to ignore. (Durumun acı gerçeği göz ardı edilmesi zordu.)
- His bitter resentment towards his former friend was evident in his tone. (Eski arkadaşıyla ilgili acı kin tonundan belliydi.)
- The bitter taste of the medicine made her want to throw up. (İlacın acı tadı onu kusmak istemeye sevk etti.)
- She had a bitter argument with her sister over their inheritance. (Miraslarıyla ilgili kız kardeşiyle acı bir tartışma yaşadı.)
- The bitter disappointment of not getting into her dream college was crushing. (Hayalindeki üniversiteye girememenin acı hayal kırıklığı eziciydi.)
- The bitter end of their relationship left them both feeling empty. (İlişkilerinin acı sonu onları her ikisini de boş hissettirdi.)
- The bitter irony of the situation was not lost on him. (Durumun acı bir ironisi onun için kaybolmadı.)
- The bitter taste of the burnt cookies ruined the batch. (Yanan kurabiyelerin acı tadı partiyi mahvetti.)
- The bitter truth was that she had been lying to herself for years. (Acı gerçek yıllardır kendine yalan söylediğiydi.)
- The bitter memory of his failed business venture still haunted him. (Başarısız iş girişiminin acı hatırası hala onu rahatsız ediyordu.)
- The bitter disappointment of his team’s loss was felt by all the fans. (Takımının kaybının acı hayal kırıklığı tüm hayranlar tarafından hissedildi.)
- The bitter cold of the water made him shiver uncontrollably. (Suyun acı soğuğu onu kontrolsüzce titretti.)
Türkçe Karşılığıyla:
- İlaç acı bir tadı vardı.
- Acı soğuk dışarı çıkmayı zorlaştırdı.
- İş teklifini kabul etmediği için acı bir pişmanlıkla doluydu.
- Onun acı sözleri onun duygularına zarar verdi.
- Acı gerçek şu ki, yeni bir araba alacak durumumuz yok.
- İki takım arasındaki acı rekabet şiddetli bir kavgaya neden oldu.
- Kahvenin acı kokusu ona eski erkek arkadaşını hatırlattı.
- Önceki işvereniyle acı bir deneyimi vardı.
- İşi alamamanın acı hayal kırıklığı onun için fazlaydı.
- Haberleri duyduğunda yüzünde acı bir ifade vardı.
- Acı rüzgar ağaçların arasından geçti.
- Onun acı alaycılığı meslektaşları tarafından takdir edilmedi.
- Yenilginin acı tadı yutması zordu.
- Kışın acı soğuğu onu baharın sıcaklığına özlem duymaya sevk etti.
- Kariyer seçimiyle ilgili babasıyla acı bir tartışma yaşadı.
- Başarısız ilişkisinin acı hayal kırıklığı onun kendi değerini
Hemen Yorum Yaz