Bereft İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bereft İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bereft

Bereft, Türkçe anlamıyla mahrum kalmak, yoksun olmak, elinden alınmak, kaybetmek gibi anlamlara gelir.

  1. After her husband died, she was bereft of hope. (Kocası öldükten sonra, umutlarından mahrum kaldı.)
  2. He was bereft of his fortune after the stock market crash. (Borsa çöküşü sonrasında servetinden yoksun kaldı.)
  3. The earthquake left many people bereft of their homes. (Deprem birçok insanın evlerinden elinden alınmasına sebep oldu.)
  4. She felt bereft of love and companionship. (Aşktan ve arkadaşlıktan yoksun hissetti.)
  5. The child was bereft of a mother figure in his life. (Çocuk hayatında bir anne figüründen yoksun kaldı.)
  6. The refugees were bereft of basic necessities like food and water. (Mülteciler temel ihtiyaçları olan yiyecek ve su gibi şeylerden yoksun kaldılar.)
  7. The artist felt bereft of inspiration. (Sanatçı ilhamdan yoksun hissetti.)
  8. The country was bereft of a leader after the coup. (Darbe sonrası ülke bir liderden yoksun kaldı.)
  9. He was bereft of any sense of purpose in life. (Hayatta herhangi bir amaç hissetmekten yoksun kaldı.)
  10. She was bereft of any family or friends in the new city. (Yeni şehirde ailesinden veya arkadaşlarından yoksun kaldı.)
  11. The team was bereft of any strategy for winning the game. (Takım, oyunu kazanmak için herhangi bir stratejiden yoksun kaldı.)
  12. The homeless man was bereft of shelter in the cold winter. (Evsiz adam soğuk kışta barınaktan yoksun kaldı.)
  13. The prisoner was bereft of freedom for many years. (Mahkum uzun yıllar boyunca özgürlüğünden mahrum kaldı.)
  14. The student felt bereft of motivation to study for the exam. (Öğrenci sınava çalışmak için motivasyondan yoksun hissetti.)
  15. The village was bereft of electricity for several days. (Köy birkaç gün boyunca elektrikten yoksun kaldı.)
  16. The company was bereft of innovative ideas for their new project. (Şirket yeni projesi için yenilikçi fikirlerden yoksun kaldı.)
  17. The patient was bereft of any hope for recovery. (Hasta iyileşme umudundan yoksun kaldı.)
  18. The town was bereft of any cultural events or festivals. (Kasaba kültürel etkinlikler veya festivallerden yoksun kaldı.)
  19. The musician felt bereft of his passion for playing the instrument. (Müzisyen çalgı çalmak için tutkusundan yoksun hissetti.)
  20. The athlete was bereft of energy after running the marathon. (Sporcu maraton koştuğu

için enerjisinden yoksun kaldı.)

Translation:

  1. Kocası öldükten sonra, umutlarından mahrum kaldı.
  2. Borsa çöküşü sonrasında servetinden yoksun kaldı.
  3. Deprem birçok insanın evlerinden elinden alınmasına sebep oldu.
  4. Aşktan ve arkadaşlıktan yoksun hissetti.
  5. Çocuk hayatında bir anne figüründen yoksun kaldı.
  6. Mülteciler temel ihtiyaçları olan yiyecek ve su gibi şeylerden yoksun kaldılar.
  7. Sanatçı ilhamdan yoksun hissetti.
  8. Darbe sonrası ülke bir liderden yoksun kaldı.
  9. Hayatta herhangi bir amaç hissetmekten yoksun kaldı.
  10. Yeni şehirde ailesinden veya arkadaşlarından yoksun kaldı.
  11. Takım, oyunu kazanmak için herhangi bir stratejiden yoksun kaldı.
  12. Evsiz adam soğuk kışta barınaktan yoksun kaldı.
  13. Mahkum uzun yıllar boyunca özgürlüğünden mahrum kaldı.
  14. Öğrenci sınava çalışmak için motivasyondan yoksun hissetti.
  15. Köy birkaç gün boyunca elektrikten yoksun kaldı.
  16. Şirket yeni projesi için yenilikçi fikirlerden yoksun kaldı.
  17. Hasta iyileşme umudundan yoksun kaldı.
  18. Kasaba kültürel etkinlikler veya festivallerden yoksun kaldı.
  19. Müzisyen çalgı çalmak için tutkusundan yoksun hissetti.
  20. Sporcu maraton koştuğu için enerjisinden yoksun kaldı.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.