Belligerent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Belligerent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Belligerent Nedir?

Belligerent kelimesi, agresif, saldırgan, düşmanca, kavgacı anlamlarına gelir. Bu kelime genellikle savaş, çatışma ya da tartışma ortamlarında kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. She was belligerent towards anyone who disagreed with her. (O, onunla aynı fikirde olmayan herkesle kavgacıydı.)
  2. The belligerent tone of his voice suggested that he was ready to fight. (Ses tonundaki düşmanca tavır, savaşmaya hazır olduğunu düşündürdü.)
  3. The belligerent countries refused to negotiate a peace treaty. (Kavga çıkaran ülkeler barış anlaşması için müzakere etmeyi reddettiler.)
  4. His belligerent behavior towards the other students got him suspended. (Diğer öğrencilere karşı saldırgan davranışları nedeniyle uzaklaştırıldı.)
  5. The belligerent dog growled and barked at anyone who came near. (Saldırgan köpek, yanına yaklaşan herkesi hırlayarak korkuttu.)
  6. The belligerent protesters clashed with the police. (Düşmanca protestocular, polisle çatıştı.)
  7. The belligerent speech from the politician stirred up the crowd. (Politikacının kavgacı konuşması, kalabalığı kışkırttı.)
  8. His belligerent attitude towards authority figures often got him into trouble. (Otorite figürlerine karşı düşmanca tavırları sık sık sorun yaratırdı.)
  9. The belligerent army invaded the neighboring country. (Savaşçı ordu, komşu ülkeye saldırdı.)
  10. The belligerent driver caused an accident by refusing to yield. (Kavgacı sürücü, yol vermemekte direnerek bir kaza çıkardı.)
  11. She adopted a belligerent stance and challenged her opponent to a fight. (Düşmanca bir duruş sergiledi ve rakibini dövüşe çağırdı.)
  12. The belligerent cat hissed and arched its back. (Saldırgan kedi, hırlayarak sırtını kamburlaştırdı.)
  13. The belligerent army was eventually defeated by the enemy. (Savaşçı ordu, sonunda düşman tarafından yenildi.)
  14. His belligerent behavior towards his coworkers led to his dismissal. (İş arkadaşlarına karşı saldırgan tavırları, kovulmasına sebep oldu.)
  15. The belligerent climate at work made it difficult for employees to get along. (İş ortamındaki düşmanca hava, çalışanların anlaşmasını zorlaştırdı.)
  16. The belligerent customer demanded a refund and became aggressive when he was denied. (Kavgacı müşteri, geri ödeme talep etti ve redded

edildiğinde saldırganlaştı.)
17. The belligerent wrestler taunted his opponent before the match. (Kavga çıkaran güreşçi, maçtan önce rakibini kışkırttı.)

  1. The belligerent driver was arrested for road rage. (Kavgacı sürücü, yol öfkesi nedeniyle tutuklandı.)
  2. The belligerent child refused to share his toys and hit anyone who tried to take them. (Saldırgan çocuk, oyuncaklarını paylaşmayı reddetti ve onları almaya çalışan herkese vurdu.)
  3. The belligerent army threatened to attack the civilian population if they did not comply with their demands. (Savaşçı ordu, taleplerine uymazlarsa sivil halka saldırmakla tehdit etti.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. kavgacı
  2. savaşmaya hazır
  3. düşmanca
  4. saldırgan
  5. hırçın
  6. çatışmacı
  7. kışkırtıcı
  8. otorite karşıtı
  9. saldırgan
  10. inatçı
  11. meydan okuyan
  12. agresif
  13. mücadeleci
  14. saldırgan
  15. düşmanca
  16. saldırganlaşan
  17. kışkırtan
  18. yol öfkeli
  19. kavgacı
  20. tehdit eden

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.