Become A Laughing Stock İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Türkçe Anlamı:
Bir nedenle başkalarının alay ettiği, gülünç duruma düşen kişi olmak.
- I made a silly mistake and now I’ve become a laughing stock. (Ben aptalca bir hata yaptım ve şimdi alay konusu oldum.)
- She thought her dance moves were impressive, but instead she became a laughing stock. (Dans hareketlerinin etkileyici olduğunu düşündü, ama bunun yerine alay konusu oldu.)
- He wore an unusual outfit to the party and became a laughing stock. (Partiye sıradışı bir kıyafetle geldi ve alay konusu oldu.)
- The comedian’s jokes were not funny at all, and he became a laughing stock. (Komedyenin şakaları hiç komik değildi ve alay konusu oldu.)
- His failed attempt at singing in front of the audience made him a laughing stock. (İzleyicilerin önünde başarısız bir şekilde şarkı söylemeye çalışması onu alay konusu yaptı.)
- The politician’s outrageous statements made him a laughing stock. (Politikacının çarpıcı beyanları onu alay konusu yaptı.)
- He tried to impress his date with his magic tricks, but instead he became a laughing stock. (Tarihi sihir gösterileriyle etkilemeye çalıştı ama bunun yerine alay konusu oldu.)
- The football team’s defeat was so embarrassing that they became a laughing stock. (Futbol takımının yenilgisi o kadar utanç vericiydi ki alay konusu oldular.)
- Her attempt at cooking a fancy dinner ended in disaster, and she became a laughing stock. (Şık bir yemek yapmaya çalışması felaketle sonuçlandı ve alay konusu oldu.)
- The company’s marketing campaign was so bad that it became a laughing stock. (Şirketin pazarlama kampanyası o kadar kötüydü ki alay konusu oldu.)
- His bad sense of humor made him a laughing stock among his colleagues. (Kötü bir mizah anlayışı, meslektaşları arasında alay konusu olmasına neden oldu.)
- The singer’s off-key performance made her a laughing stock. (Şarkıcının yanlış notalarda performansı onu alay konusu yaptı.)
- The actor’s terrible performance in the play made him a laughing stock. (Oyuncunun oyunun kötü performansı onu alay konusu yaptı.)
- The team’s coach made a series of bad decisions, and the team became a laughing stock. (Takımın koçu kötü kararlar aldı ve takım alay konusu oldu.)
- The artist’s controversial painting made him a laughing stock in the art world. (Sanatçının tartışmalı tablosu onu sanat dünyasında alay konusu yaptı.)
- The journalist’s inaccurate reporting made him a laughing stock among his peers. (Gazetecinin yanlış haberleri, meslektaşları arasında alay konusu olmasına neden oldu.)
- The company’s CEO’s ridiculous behavior made him a laughing stock. (Şirket
CEO’nun saçma davranışları onu alay konusu yaptı.)
18. Her attempt at public speaking was so bad that she became a laughing stock. (Kamusal konuşma yapma girişimi o kadar kötüydü ki alay konusu oldu.)
- The comedian’s outdated jokes made him a laughing stock among the younger audience. (Komedyenin demode şakaları, genç izleyiciler arasında alay konusu olmasına neden oldu.)
- The student’s ridiculous answer to the teacher’s question made him a laughing stock in the classroom. (Öğretmenin sorusuna verdiği saçma cevap, sınıfta alay konusu olmasına neden oldu.)
Türkçe Karşılıklar: alay konusu olmak, gülünç duruma düşmek.
Hemen Yorum Yaz