Beast İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Beast İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Beast

Beast, Türkçede “yaratık, canavar” anlamına gelir. Aşağıda İngilizce örnek cümlelerinde kullanımı ve Türkçe çevirileri bulunmaktadır:

  1. The beast in the forest scared me. (Ormandaki canavar beni korkuttu.)
  2. The beauty and the beast is my favorite fairy tale. (Güzel ve Çirkin favori masalımdır.)
  3. The beast within us can be tamed. (İçimizdeki yaratık dizginlenebilir.)
  4. The beast attacked the villagers. (Yaratık köylülere saldırdı.)
  5. The beast in the movie was very realistic. (Filmin yaratığı çok gerçekçiydi.)
  6. The beast roared and scared everyone. (Canavar kükredi ve herkesi korkuttu.)
  7. The beast was chained up and unable to move. (Canavar zincirlendi ve hareket edemiyordu.)
  8. The beast’s eyes glowed in the dark. (Canavarın gözleri karanlıkta parladı.)
  9. The beast had sharp claws and teeth. (Canavarın keskin pençeleri ve dişleri vardı.)
  10. The beauty fell in love with the beast. (Güzel, çirkin yaratığa aşık oldu.)
  11. The beast’s growl echoed through the cave. (Canavarın kükremesi mağarada yankılandı.)
  12. The beast was finally defeated by the hero. (Kahraman sonunda canavarı yenilgiye uğrattı.)
  13. The beast was hiding in the shadows. (Canavar gölgelerde saklanıyordu.)
  14. The beast’s fur was soft and silky. (Canavarın tüyleri yumuşak ve ipeksi idi.)
  15. The beast had a menacing presence. (Canavarın tehditkar bir varlığı vardı.)
  16. The beast’s roar was deafening. (Canavarın kükremesi sağır ediciydi.)
  17. The beast was feared by all who encountered it. (Canavarla karşılaşan herkes korkuyordu.)
  18. The beast was captured and taken to the zoo. (Canavar yakalandı ve hayvanata bahçesine götürüldü.)
  19. The beast was the last obstacle before the treasure. (Canavar hazineye giden son engeldi.)
  20. The beast’s eyes followed me as I walked past its cage. (Canavarın gözleri beni kafesinden geçerken takip etti.)
  1. The villagers were afraid of the beast that lived in the nearby cave. (Köylüler yakındaki mağarada yaşayan canavardan korkuyorlardı.)
  2. The beastly behavior of some people can be shocking. (Bazı insanların yaratık gibi davranışları şok edici olabilir.)
  3. The beauty tried to teach the beast how to be kind. (Güzel, çirkin yaratığa nasıl nazik olunacağını öğretmeye çalıştı.)
  4. The beast was hungry and looking for food. (Canavar açtı ve yiyecek arıyordu.)
  5. The beast was a mythical creature from ancient legends. (Canavar eski efsanelerden bir mitolojik yaratıktı.)
  6. The beast had a huge appetite and could eat anything in its path. (Canavarın büyük bir iştahı vardı ve yolundaki her şeyi yiyebilirdi.)
  7. The beast was a symbol of fear and terror in the town. (Canavar kasabada korku ve dehşetin sembolüydü.)
  8. The beauty saw past the beast’s appearance and into its kind heart. (Güzel, çirkin yaratığın dış görünüşünün ötesine bakarak içindeki iyi kalbi gördü.)
  9. The beast’s roar could be heard from miles away. (Canavarın kükremesi mil uzaklıktan duyulabilirdi.)
  10. The beast’s sharp claws left deep marks in the ground. (Canavarın keskin pençeleri yerde derin izler bıraktı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.