Beast İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Beast
Beast, Türkçede “yaratık, canavar” anlamına gelir. Aşağıda İngilizce örnek cümlelerinde kullanımı ve Türkçe çevirileri bulunmaktadır:
- The beast in the forest scared me. (Ormandaki canavar beni korkuttu.)
- The beauty and the beast is my favorite fairy tale. (Güzel ve Çirkin favori masalımdır.)
- The beast within us can be tamed. (İçimizdeki yaratık dizginlenebilir.)
- The beast attacked the villagers. (Yaratık köylülere saldırdı.)
- The beast in the movie was very realistic. (Filmin yaratığı çok gerçekçiydi.)
- The beast roared and scared everyone. (Canavar kükredi ve herkesi korkuttu.)
- The beast was chained up and unable to move. (Canavar zincirlendi ve hareket edemiyordu.)
- The beast’s eyes glowed in the dark. (Canavarın gözleri karanlıkta parladı.)
- The beast had sharp claws and teeth. (Canavarın keskin pençeleri ve dişleri vardı.)
- The beauty fell in love with the beast. (Güzel, çirkin yaratığa aşık oldu.)
- The beast’s growl echoed through the cave. (Canavarın kükremesi mağarada yankılandı.)
- The beast was finally defeated by the hero. (Kahraman sonunda canavarı yenilgiye uğrattı.)
- The beast was hiding in the shadows. (Canavar gölgelerde saklanıyordu.)
- The beast’s fur was soft and silky. (Canavarın tüyleri yumuşak ve ipeksi idi.)
- The beast had a menacing presence. (Canavarın tehditkar bir varlığı vardı.)
- The beast’s roar was deafening. (Canavarın kükremesi sağır ediciydi.)
- The beast was feared by all who encountered it. (Canavarla karşılaşan herkes korkuyordu.)
- The beast was captured and taken to the zoo. (Canavar yakalandı ve hayvanata bahçesine götürüldü.)
- The beast was the last obstacle before the treasure. (Canavar hazineye giden son engeldi.)
- The beast’s eyes followed me as I walked past its cage. (Canavarın gözleri beni kafesinden geçerken takip etti.)
- The villagers were afraid of the beast that lived in the nearby cave. (Köylüler yakındaki mağarada yaşayan canavardan korkuyorlardı.)
- The beastly behavior of some people can be shocking. (Bazı insanların yaratık gibi davranışları şok edici olabilir.)
- The beauty tried to teach the beast how to be kind. (Güzel, çirkin yaratığa nasıl nazik olunacağını öğretmeye çalıştı.)
- The beast was hungry and looking for food. (Canavar açtı ve yiyecek arıyordu.)
- The beast was a mythical creature from ancient legends. (Canavar eski efsanelerden bir mitolojik yaratıktı.)
- The beast had a huge appetite and could eat anything in its path. (Canavarın büyük bir iştahı vardı ve yolundaki her şeyi yiyebilirdi.)
- The beast was a symbol of fear and terror in the town. (Canavar kasabada korku ve dehşetin sembolüydü.)
- The beauty saw past the beast’s appearance and into its kind heart. (Güzel, çirkin yaratığın dış görünüşünün ötesine bakarak içindeki iyi kalbi gördü.)
- The beast’s roar could be heard from miles away. (Canavarın kükremesi mil uzaklıktan duyulabilirdi.)
- The beast’s sharp claws left deep marks in the ground. (Canavarın keskin pençeleri yerde derin izler bıraktı.)
Hemen Yorum Yaz