Balance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Balance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Balance Nedir?

Balance, Türkçe’de denge anlamına gelir. Bir şeyin dengede olması, eşitliğin sağlanması anlamına gelir. Finansal olarak ise, gelirlerin ve giderlerin eşit olması anlamında kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. I need to find a balance between work and relaxation. (İş ve dinlenme arasında bir denge bulmam gerekiyor.)
  2. It’s important to maintain a balance in your diet. (Beslenmenizde bir denge tutturmak önemlidir.)
  3. She has great balance and can walk on a tightrope without falling. (Çok iyi denge kurabiliyor ve halat üzerinde düşmeden yürüyebiliyor.)
  4. I need to check my bank balance before I make any big purchases. (Büyük alışverişler yapmadan önce banka hesap bakiyemi kontrol etmem gerekiyor.)
  5. The balance of power in the region has shifted due to recent events. (Bölgedeki güç dengesi son olaylar nedeniyle değişti.)
  6. She struggled to maintain her balance on the uneven ground. (Düz olmayan zeminde dengeyi korumakta zorlandı.)
  7. I try to balance my work and family responsibilities. (İş ve aile sorumluluklarımı dengelemeye çalışıyorum.)
  8. The teacher tried to strike a balance between discipline and creativity in the classroom. (Öğretmen sınıfta disiplin ve yaratıcılık arasında bir denge kurmaya çalıştı.)
  9. She uses a balance to measure out the ingredients when she bakes. (Fırın yaparken malzemeleri ölçmek için tartı kullanıyor.)
  10. He lost his balance and fell off the ladder. (Dengesini kaybetti ve merdivenin üzerinden düştü.)
  11. The balance of nature is delicate and easily disrupted. (Doğanın dengesi hassas ve kolaylıkla bozulabilir.)
  12. He has a good sense of balance and can do a handstand for several minutes. (İyi bir denge duygusu var ve birkaç dakika boyunca baş aşağı durabilir.)
  13. The company needs to balance its budget to avoid going bankrupt. (Şirket iflas etmekten kaçınmak için bütçesini dengede tutmalıdır.)
  14. She tried to balance the books before the end of the fiscal year. (Mali yılın sonuna kadar hesapları dengede tutm

aya çalıştı.)
15. The gymnast demonstrated her incredible balance during her routine. (Jimnastikçi gösteri sırasında inanılmaz denge yeteneğini sergiledi.)

  1. The scales were perfectly balanced after she added the weights. (Ağırlıkları ekledikten sonra teraziler mükemmel şekilde dengelendi.)
  2. He tries to balance his social life with his academic studies. (Sosyal hayatını akademik çalışmalarıyla dengelemeye çalışıyor.)
  3. The team needs to find a balance between offense and defense to win the game. (Takımın oyunu kazanmak için hücum ve savunma arasında bir denge bulması gerekiyor.)
  4. The balance of trade between the two countries is heavily in favor of one over the other. (İki ülke arasındaki ticaret dengesi, birinin lehine ağır basıyor.)
  5. She struggles to maintain a balance between her personal and professional life. (Kişisel ve mesleki hayatı arasında bir denge tutturmada zorlanıyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.