Awkward İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Awkward İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Awkward kelimesinin Türkçe Anlamı:

Garip, çetrefilli, sıkıntılı veya rahatsız edici bir durumda hissedilen.

Örnek Cümleler:

  1. It was so awkward when I accidentally walked into the wrong room at the party. (Partide yanlış odaya yanlışlıkla girdiğimde çok rahatsız ediciydi.)
  2. I always feel awkward when I’m the only person in the elevator. (Asansörde sadece benim olduğum zaman her zaman rahatsız hissederim.)
  3. The silence between us was getting awkward. (Aramızdaki sessizlik rahatsız edici bir hal almaya başladı.)
  4. It’s awkward to ask for a raise when your boss is having financial problems. (Patronunuzun maddi sorunları varken zam istemek rahatsız edicidir.)
  5. I tried to make a joke, but it fell awkwardly flat. (Bir şaka yapmaya çalıştım, ama başarısız oldu ve ortam rahatsız edici bir hal aldı.)
  6. I feel awkward around my ex-boyfriend. (Eski erkek arkadaşımın yanında kendimi rahatsız hissederim.)
  7. She gave an awkward smile when she realized she had made a mistake. (Bir hata yaptığını fark edince garip bir gülücük attı.)
  8. It’s always awkward when you accidentally call someone by the wrong name. (Birisine yanlışlıkla yanlış isimle hitap etmek her zaman rahatsız edicidir.)
  9. I feel awkward when people sing “Happy Birthday” to me. (İnsanlar bana “Doğum günün kutlu olsun” şarkısını söylediklerinde rahatsız hissederim.)
  10. The conversation became awkward when someone brought up a controversial topic. (Tartışmalı bir konu açıldığında konuşma rahatsız edici bir hal aldı.)
  11. He had an awkward gait because of his injured leg. (Sakatlanan bacağı nedeniyle garip bir şekilde yürüyordu.)
  12. I feel awkward when I have to make a phone call in front of other people. (Diğer insanların önünde telefon görüşmesi yapmak zorunda kald

    ığımda kendimi rahatsız hissederim.)

  13. The new employee felt awkward in the office because she didn’t know anyone yet. (Yeni çalışan henüz kimseyi tanımadığı için ofiste garip hissetti.)
  14. It’s awkward when you realize you’re wearing the same outfit as someone else. (Bir başkasıyla aynı kıyafeti giydiğinizi fark ettiğinizde rahatsız edicidir.)
  15. He told an awkward joke that nobody laughed at. (Kimse gülmeyen garip bir şaka yaptı.)
  16. I feel awkward when I have to eat alone in a restaurant. (Restoranda yalnız yemek yemek zorunda kaldığımda kendimi rahatsız hissederim.)
  17. The conversation became awkward when they realized they were talking about two different things. (İkisi farklı şeyler hakkında konuştuklarını fark edince, konuşma rahatsız edici bir hal aldı.)
  18. She had an awkward encounter with her ex-boyfriend at the grocery store. (Markette eski erkek arkadaşıyla garip bir karşılaşma yaşadı.)
  19. It’s awkward to be the only one at a party who doesn’t know anyone. (Partide kimseyi tanımayan tek kişi olmak rahatsız edicidir.)
  20. The teacher made an awkward mistake in front of the class. (Öğretmen sınıfın önünde garip bir hata yaptı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.