Awe İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Awe İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Awe

Awe, hayranlık, saygı, korku veya korku gibi duyguların neden olduğu duygu durumudur.

Örnek cümleler:

  1. I stood in awe of the breathtaking view of the sunset. (Ben günbatımının nefes kesen manzarası karşısında hayranlıkla durdum.)
  2. The audience watched in awe as the acrobat performed dangerous stunts. (seyirci, akrobat tehlikeli numaralarını yaparken hayranlıkla izledi.)
  3. She felt awe when she entered the magnificent cathedral. (O muhteşem katedrala girdiğinde hayranlık duydu.)
  4. The students were in awe of their strict teacher. (Öğrenciler sıkı öğretmenleri karşısında saygı ile durdular.)
  5. The sheer size of the mountain filled me with awe. (Dağın büyüklüğü beni hayranlıkla doldurdu.)
  6. The child looked at the lion in awe. (Çocuk aslanı hayranlıkla izledi.)
  7. The athletes felt a sense of awe when they entered the Olympic stadium. (Sporcular olimpik stadyuma girdiklerinde hayranlık hissi duydular.)
  8. The artist’s work was met with awe and admiration from the critics. (Sanatçının eseri eleştirmenler tarafından hayranlık ve takdirle karşılandı.)
  9. The eerie silence of the abandoned house filled her with awe. (Terk edilmiş evin ürkütücü sessizliği onu hayranlıkla doldurdu.)
  10. The majestic elephant commanded awe and respect. (Muhteşem fil saygı ve hayranlık uyandırdı.)
  11. The grandeur of the palace left him in awe. (Sarayın görkemi onu hayran bıraktı.)
  12. The audience was in awe of the singer’s powerful voice. (Seyirci şarkıcının güçlü sesi karşısında hayranlıkla izledi.)
  13. The scientist’s groundbreaking discovery was met with awe and wonder. (Bilim adamının çığır açan keşfi hayranlık ve şaşkınlıkla karşılandı.)
  14. The beauty of the snow-capped mountain range filled her with awe. (Karla kaplı dağ silsilesinin güzelliği onu hayranlıkla doldurdu.)
  15. The sight of the majestic eagle soaring through the sky filled me with awe. (Muhteşem kartalın gökyüzünde süzülüşü beni hayranlıkla doldurdu.)
  16. The historical significance of the ancient ruins left the archaeologist in awe. (Eski kalıntıların tarihi önemi arkeologu hayran bıraktı.)
  17. The power and beauty of the thunderstorm filled her with awe. (Fırtınanın gücü ve güzelliği onu hayranlıkla doldurdu.)
  18. The intricacy of the design left the architect in awe. (Tasarımın karmaşıklığı mimarı hayran bıraktı.)
  19. The immense talent of the young musician filled the judges with awe. (Genç müzisyenin büyük yetene
  1. The immensity of the universe and its mysteries fills many people with awe. (Evrenin büyüklüğü ve gizemleri birçok insanı hayranlıkla doldurur.)

(Türkçe karşılıklar parantez içinde verilmiştir.)

NOT: Renkli yazı kullanımı desteklenmediği için örnek cümlelerin İngilizce halleri kalın olarak yazılmıştır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.