Avow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Avow (fiil) – Açıkça söylemek, ilan etmek, itiraf etmek
- She avowed her love for him in front of all their friends. (Tüm arkadaşları önünde ona olan aşkını ilan etti.)
- The politician avowed his support for the new legislation. (Politikacı, yeni yasayı desteklediğini açıkça söyledi.)
- He avowed his guilt in the murder case. (Cinayet davasında suçunu açıkça itiraf etti.)
- The company avowed their commitment to reducing carbon emissions. (Şirket, karbon emisyonlarını azaltma konusunda kararlı olduklarını açıkladı.)
- She avowed that she would never work with him again. (Onunla bir daha çalışmayacağını açıkça belirtti.)
- The defendant avowed his innocence in court. (Sanık, mahkemede masumiyetini açıkladı.)
- The singer avowed that her new album would be completely different from her previous work. (Şarkıcı, yeni albümünün önceki çalışmalarından tamamen farklı olacağını söyledi.)
- The leader avowed that they would not give up until they achieved their goals. (Lider, hedeflerine ulaşana kadar vazgeçmeyeceklerini ilan etti.)
- The athlete avowed that he would train harder than ever before for the upcoming competition. (Sporcu, yaklaşan yarışma için daha önce hiç olmadığı kadar sıkı antrenman yapacağını belirtti.)
- She avowed her support for the LGBTQ+ community. (LGBTQ+ topluluğuna desteğini açıkça dile getirdi.)
- The author avowed that his new book was based on his own experiences. (Yazar, yeni kitabının kendi deneyimlerine dayandığını açıkladı.)
- The activist avowed that she would fight for justice no matter what. (Aktivist, adalet için mücadele edeceğini ne olursa olsun söyledi.)
- The artist avowed that she would never compromise her vision for the sake of commercial success. (Sanatçı, ticari başarı için vizyonundan ödün vermeyeceğini söyledi.)
- The teacher avowed that she would do everything in her power to help her students succeed. (Öğretmen, öğrencilerinin başarılı olmalarına yardımcı olmak için elinden gelen her şeyi yapacağını açıkladı.)
- The scientist avowed that her research would contribute to a better understanding of climate change. (Bilim insanı, araştırmasının iklim değişikliğini daha iyi anlamaya katkıda bulunacağını belirtti.)
- The chef avowed that he would only use the freshest ingredients in his dishes. (Şef, yemeklerinde sadece en taze malzemeleri kullanacağını açıkladı.)
- The entrepreneur avowed that she would create a business that was both profitable and socially responsible. (Girişimci, hem karlı hem de sosyal sorumluluk sahib
i bir işletme yaratacağını avladı.)
18. The musician avowed that he would never compromise his artistic integrity for commercial gain. (Müzisyen, ticari kazanç için sanatsal bütünlüğünden ödün vermeyeceğini belirtti.)
- The doctor avowed that she would do everything in her power to save her patient’s life. (Doktor, hastasının hayatını kurtarmak için elinden gelen her şeyi yapacağını avladı.)
- The activist avowed that she would continue to speak out against injustice, no matter the consequences. (Aktivist, sonuçları ne olursa olsun adaletsizliğe karşı konuşmaya devam edeceğini avladı.)
Hemen Yorum Yaz