Authenticity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Authenticity
Authenticity, gerçeklik, doğruluk, özgünlük anlamlarına gelir. Bir şeyin doğru, gerçek ve özgün olması hali olarak ifade edilir.
Örnek cümleler:
- The authenticity of the painting has been confirmed by experts. (Tablonun gerçekliği uzmanlar tarafından onaylandı.)
- She always speaks with authenticity and sincerity. (O her zaman gerçeklik ve samimiyetle konuşur.)
- We value authenticity in our relationships. (İlişkilerimizde doğruluğa değer veriyoruz.)
- The restaurant prides itself on the authenticity of its traditional dishes. (Restoran, geleneksel yemeklerinin özgünlüğüyle övünüyor.)
- The jewelry was verified for authenticity before it was sold. (Mücevherat satılmadan önce doğruluğu doğrulandı.)
- The artist’s authenticity is reflected in his unique style. (Sanatçının özgünlüğü kendine özgü tarzında yansıyor.)
- Authenticity is important in historical research. (Tarihi araştırmalarda doğruluk önemlidir.)
- She questioned the authenticity of his claim. (O, iddiasının doğruluğunu sorguladı.)
- The movie’s authenticity was praised by critics. (Filmin gerçekliği eleştirmenler tarafından övüldü.)
- The product’s authenticity was confirmed by the manufacturer. (Ürünün doğruluğu üretici tarafından onaylandı.)
- The author’s authenticity shines through in her writing. (Yazarın özgünlüğü yazısında parlıyor.)
- The museum displayed artifacts of authenticity. (Müze, doğruluğunun belgelerini sergiledi.)
- Authenticity is the foundation of trust. (Doğruluk, güvenin temelidir.)
- The journalist was praised for his authenticity and honesty. (Gazeteci özgünlüğü ve dürüstlüğü için övüldü.)
- The team’s authenticity and teamwork led them to victory. (Takımın özgünlüğü ve takım çalışması onları zafer kazanmaya götürdü.)
- The company emphasizes the authenticity of their products. (Şirket, ürünlerinin doğruluğunu vurguluyor.)
- The historical novel was praised for its authenticity and accuracy. (Tarihi roman, özgünlüğü ve doğruluğu için övüldü.)
- The teacher encouraged her students to embrace authenticity in their writing. (Öğretmen öğrencilerini yazılarında özgünlüğü benimsemeye teşvik etti.)
- The musician’s authenticity shone through in his heartfelt performance. (Müzisyenin özgünlüğü, samimi performansında parladı.)
- Authenticity is essential in building strong relationships. (Özgünlük, güçlü ilişkiler kurmada önemlid
More Example Sentences:
- The art gallery only displays pieces of authenticity. (Sanat galerisi, sadece doğruluğunun belgelerini sergiler.)
- The athlete’s authenticity and hard work led him to win the championship. (Sporcu özgünlüğü ve sıkı çalışması sayesinde şampiyonluğu kazandı.)
- The documentary was praised for its authenticity and realism. (Belgesel, özgünlüğü ve gerçekçiliği için övüldü.)
- The business values authenticity in its marketing campaigns. (Şirket, pazarlama kampanyalarında doğruluğa değer verir.)
- The singer’s authenticity and emotional connection with the audience left everyone in awe. (Şarkıcının özgünlüğü ve izleyicilerle olan duygusal bağı, herkesi hayran bıraktı.)
- The museum has an authenticity verification process for all donations. (Müze, tüm bağışlar için doğruluk doğrulama sürecine sahiptir.)
- The writer’s authenticity and personal experiences made the novel relatable to readers. (Yazarın özgünlüğü ve kişisel deneyimleri, romanı okuyucularla bağdaştırdı.)
- The brand’s authenticity and commitment to sustainability attracted environmentally conscious customers. (Markanın özgünlüğü ve sürdürülebilirliğe olan bağlılığı, çevre bilincine sahip müşterileri çekti.)
- The historical site is a testament to the authenticity of the culture and traditions of the past. (Tarihi alan, geçmiş kültür ve geleneklerinin doğruluğunun kanıtıdır.)
- The chef’s authenticity and passion for cooking shines through in his dishes. (Şefin özgünlüğü ve yemek pişirme tutkusu yemeklerinde kendini gösterir.)
- The fashion brand prides itself on the authenticity of its handmade products. (Moda markası, el yapımı ürünlerinin özgünlüğüyle övünüyor.)
- The speaker’s authenticity and personal story inspired the audience. (Konuşmacının özgünlüğü ve kişisel hikayesi, izleyicileri etkiledi.)
- The historian emphasized the importance of authenticity in preserving cultural heritage. (Tarihçi, kültürel mirası korumada doğruluğun önemini vurguladı.)
- The writer’s authenticity and attention to detail made the story come alive. (Yazarın özgünlüğü ve ayrıntılara dikkat etmesi, hikayenin canlanmasını sağladı.)
- The museum’s authenticity and accuracy in representing historical events were commended. (Müzenin tarihi olayları temsil etmedeki doğruluğu ve hassasiyeti övüldü.)
- The actor’s authenticity in portraying the character was praised by critics. (Aktörün karakteri canlandırmadaki özgünlüğü eleştirmenler tarafından övüldü.)
- The
Hemen Yorum Yaz