Attentively İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Attentively İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Attentively

Attentively, dikkatli bir şekilde anlamına gelir. Bir konuşmacı, dinleyicilerinin kendisine dikkatle odaklandığını anlarken, bir öğrenci de öğretmeninin dikkatlice konuştuğunu fark edebilir. Aşağıda, “attentively” kelimesinin örnek cümlelerini ve Türkçe karşılıklarını bulabilirsiniz:

1. Please listen attentively to what I’m about to say. (Lütfen söyleyeceğim şeye dikkatlice kulak verin.)
2. The teacher explained the lesson attentively. (Öğretmen, dersi dikkatle açıkladı.)
3. The audience was listening attentively to the speaker. (İzleyiciler konuşmacıya dikkatle dinliyorlardı.)
4. The child watched attentively as the magician performed his tricks. (Çocuk, sihirbazın numaralarını dikkatle izledi.)
5. The doctor examined the patient attentively. (Doktor, hastayı dikkatle muayene etti.)
6. The detective listened attentively to the witness’s statement. (Dedektif, tanığın ifadesini dikkatle dinledi.)
7. The student followed the instructions attentively. (Öğrenci, talimatları dikkatle takip etti.)
8. The athlete watched attentively as his coach demonstrated the exercise. (Sporcu, koçunun egzersizi göstermesini dikkatle izledi.)
9. The customer read the contract attentively before signing it. (Müşteri, sözleşmeyi imzalamadan önce dikkatle okudu.)
10. The photographer looked attentively through the camera lens. (Fotoğrafçı, kamera lensi aracılığıyla dikkatle bakıyordu.)
11. The birdwatcher observed the birds attentively through his binoculars. (Kuş gözlemcisi, dürbünü aracılığıyla kuşları dikkatle gözlemledi.)
12. The architect studied the blueprints attentively. (Mimar, planları dikkatle inceledi.)
13. The musician played the instrument attentively, focusing on every note. (Müzisyen, her notaya odaklanarak enstrümanını dikkatle çaldı.)
14. The student listened attentively to the lecture, taking notes. (Öğrenci, dersi dikkatle dinleyerek notlar aldı.)
15. The chef prepared the dish attentively, paying attention to every detail. (Şef, yemeği dikkatle hazırladı ve her ayrıntıya dikkat etti.)
16. The driver drove attentively on the winding road. (Sürücü, virajlı yolda dikkatli bir şekilde sürdü.)
17. The artist painted the portrait attentively, capturing every detail. (Sanatçı, portreyi dikkatle boyayarak her ayrıntıyı yakaladı.)
18. The student read the book attentively, trying to understand the complex ideas. (Öğrenci, karmaşık fikirleri anlamaya

çalışarak kitabı dikkatle okudu.)
19. The scientist observed the experiment attentively, recording every result. (Bilim adamı, deneyi dikkatle gözlemleyerek her sonucu kaydetti.)

20. The hiker walked attentively on the narrow path, watching his step. (Yürüyüşçü, dar patikada adımını dikkatle izleyerek yürüdü.)