Astoundment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Astoundment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Astoundment

Astoundment, şaşırtma, hayret ettirme, şok etme anlamlarına gelir.

1. I stared at the Grand Canyon in astoundment. (Büyük Kanyon’a hayretle baktım.)
2. Her musical performance always leaves me in astoundment. (Onun müzikal performansı her zaman beni şaşırtır.)
3. The magician’s trick caused astoundment in the audience. (Sihirbazın numarası izleyicilerde hayret yarattı.)
4. The beauty of the sunset left me in astoundment. (Güneşin batışının güzelliği beni şaşırttı.)
5. The athlete’s incredible performance in the Olympics was a moment of astoundment for everyone. (Olimpiyat’ta atletin inanılmaz performansı herkes için şaşırtıcı bir anıydı.)
6. The news of the company’s sudden bankruptcy was met with astoundment by the employees. (Şirketin ani iflas haberi çalışanlar tarafından hayretle karşılandı.)
7. The sight of the Eiffel Tower for the first time left me in astoundment. (İlk kez Eiffel Kulesi’ni görünce hayrete düştüm.)
8. The grand finale of the fireworks show left the audience in astoundment. (Havai fişek gösterisinin büyük finali seyircileri hayrete düşürdü.)
9. The magnitude of the earthquake was a source of astoundment for the entire city. (Depremin büyüklüğü tüm şehri şaşırttı.)
10. The acrobat’s incredible stunts left the crowd in astoundment. (Akrobatın inanılmaz numaraları kalabalığı şaşkına çevirdi.)
11. The unexpected twist in the plot of the movie caused astoundment among the audience. (Filmin hikayesindeki beklenmedik dönüş seyircilerde şaşkınlık yarattı.)
12. The news of the politician’s scandalous behavior was met with astoundment by the public. (Politikacının skandal davranışı halk tarafından hayretle karşılandı.)
13. The size and beauty of the whale left us in astoundment during the whale watching tour. (Balina izleme turunda balinanın büyüklüğü ve güzelliği bizi hayrete düşürdü.)
14. The intricate details of the artwork were a source of astoundment for the art enthusiasts. (Sanat eserinin karmaşık detayları sanat tutkunları için şaşırtıcı bir kaynaktı.)
15. The chef’s creative dishes left the restaurant patrons in astoundment. (Şefin yaratıcı yemekleri restoran müşterilerini şaşırttı.)
16. The singer’s powerful voice and range left the audience in astoundment. (Şarkıcının güçlü sesi ve ses aralığı seyircileri hayrete düşürdü.)
17. The size of the cruise ship was a source of astoundment for the passengers. (Kruvaziyer gemisinin boyutu yolcular için hayret verici

18. The magician’s illusion of levitation caused astoundment among the audience. (Sihirbazın havada süzülme illüzyonu izleyicilerde hayret yarattı.)
19. The speed and agility of the race car left the spectators in astoundment. (Yarış arabasının hızı ve çevikliği izleyicileri şaşırttı.)
20. The stunning beauty of the Northern Lights left us in astoundment during our trip to Norway. (Norveç seyahatimizde Kuzey Işıklarının muhteşem güzelliği bizi hayrete düşürdü.)