Assuage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Assuage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Assuage Nedir?

Assuage, bir kişinin acısını, üzüntüsünü veya korkusunu hafifletmek anlamına gelen bir fiildir.

Örnek Cümleler:

1. She tried to assuage her guilt by apologizing to him. (Onu affetmesi için özür dileyerek suçluluk duygusunu hafifletmeye çalıştı.)
2. A cold drink can help to assuage your thirst on a hot day. (Sıcak bir günde soğuk bir içecek susuzluğunuzu hafifletmeye yardımcı olabilir.)
3. The medicine helped to assuage his pain. (İlaç acısını hafifletmeye yardımcı oldu.)
4. The teacher tried to assuage the student’s fears about the exam. (Öğretmen, sınavla ilgili öğrencinin korkularını hafifletmeye çalıştı.)
5. The company offered a generous severance package to assuage the employees’ concerns about the layoffs. (Şirket, işten çıkarmalarla ilgili çalışanların endişelerini hafifletmek için cömert bir tazminat paketi sundu.)
6. The mother tried to assuage her baby’s crying by rocking him gently. (Anne, bebeğinin hafifçe sallayarak ağlamasını hafifletmeye çalıştı.)
7. The therapist helped the patient assuage their anxiety with relaxation techniques. (Terapist, gevşeme teknikleriyle hastanın kaygısını hafifletmeye yardımcı oldu.)
8. A kind word from a friend can assuage a person’s sadness. (Bir arkadaşın nazik sözleri bir kişinin üzüntüsünü hafifletebilir.)
9. The company made a public apology to assuage the customers’ anger. (Şirket, müşterilerin öfkesini hafifletmek için bir kamu özrü yayınladı.)
10. The soothing music helped to assuage the tension in the room. (Rahatlatıcı müzik, odadaki gerilimi hafifletmeye yardımcı oldu.)
11. The company offered a discount to assuage the customers’ complaints about the product. (Şirket, ürünle ilgili müşteri şikayetlerini hafifletmek için bir indirim sundu.)
12. The warm blanket helped to assuage her shivers on a cold winter night. (Soğuk bir kış gecesi ürpermelerini hafifletmek için sıcak bir battaniye yardımcı oldu.)
13. A heartfelt apology can assuage a person’s anger. (Samimi bir özür bir kişinin öfkesini hafifletebilir.)
14. The doctor prescribed medication to assuage his patient’s symptoms. (Doktor, hastasının semptomlarını hafifletmek için ilaç yazdı.)
15. The company offered extra vacation days to assuage the employees’ frustration with the new policy. (Şirket, yeni politikaya yönelik çalışanların hayal

kırıklığını hafifletmek için ekstra tatil günleri sundu.)
16. The therapist used cognitive-behavioral therapy to assuage the patient’s depression. (Terapist, bilişsel-davranış terapisi kullanarak hastanın depresyonunu hafifletmeye çalıştı.)

17. The manager apologized to assuage the customer’s disappointment with the service. (Yönetici, hizmetle ilgili müşterinin hayal kırıklığını hafifletmek için özür diledi.)
18. A hot bath can help to assuage muscle soreness after a workout. (Antrenmandan sonra kas ağrısını hafifletmek için sıcak bir banyo yapmak yardımcı olabilir.)
19. The team leader assuaged the team’s concerns about the project by providing regular updates. (Takım lideri, düzenli güncellemeler sağlayarak projeye ilişkin takımın endişelerini hafifletti.)
20. The company offered a free trial to assuage potential customers’ hesitations about the product. (Şirket, ürünle ilgili potansiyel müşterilerin tereddütlerini hafifletmek için ücretsiz deneme sundu.)