Ascend İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Ascend
Ascend, “yukarı çıkmak”, “yükselmek” anlamlarına gelir. İşte “ascend” kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle:
- She watched the hot air balloon ascend into the sky. (Sıcak hava balonunun gökyüzüne yükselmesini izledi.)
- The climbers had to ascend a steep cliff to reach the summit. (Tırmanıcılar, zirveye ulaşmak için dik bir uçurumu tırmanmak zorunda kaldılar.)
- The elevator began to ascend slowly. (Asansör yavaşça yükselmeye başladı.)
- He had to ascend three flights of stairs to reach his apartment. (Apartmanına ulaşmak için üç kat merdiven çıkmak zorunda kaldı.)
- The drone slowly ascended into the air. (Drone yavaşça havaya yükseldi.)
- The bird flapped its wings and began to ascend higher and higher. (Kuş kanat çırptı ve daha yükseklere çıkmaya başladı.)
- It took him hours to ascend to the top of the mountain. (Dağın tepesine tırmanması saatler sürdü.)
- The airplane began to ascend after takeoff. (Uçak kalkıştan sonra yükselmeye başladı.)
- The hot air rises and begins to ascend. (Sıcak hava yükselmeye başlar.)
- The astronaut slowly ascended the ladder to the space shuttle. (Astronot, uzay mekiğine tırmanmak için merdiveni yavaşça çıktı.)
- The sun begins to ascend over the horizon. (Güneş ufuk çizgisinin üzerine yükselmeye başlar.)
- They had to ascend a narrow path to reach the castle at the top of the hill. (Tepedeki kaleye ulaşmak için dar bir patika yükselmeleri gerekiyordu.)
- The mountain climber ascended the cliff with ease. (Dağcı, uçurumu kolaylıkla tırmandı.)
- The trail ascended steeply for the next mile. (Yol bir sonraki mil için dik bir şekilde yükseldi.)
- The hot air balloon began to ascend higher into the sky. (Sıcak hava balonu gökyüzünde daha yükseklere yükselmeye başladı.)
- The temperature in the room began to ascend as more people entered. (Daha fazla insan girdikçe, odadaki sıcaklık yükselmeye başladı.)
- The elevator continued to ascend until it reached the top floor. (Asansör, en üst kattaki kata kadar yükselmeye devam etti.)
- She felt a sense of exhilaration as she ascended the mountain. (Dağı tırmandıkça heyecan hissetti.)
- The staircase ascended in a spiral. (Merdivenler bir spiral şeklinde yükseldi.)
- The hot air balloon slowly ascended above the treetops. (Sıcak hava balonu yavaşça ağaçların tepes
- The rocket began to ascend rapidly into the atmosphere. (Roket, atmosfere hızla yükselmeye başladı.)
- The price of the stock continued to ascend throughout the day. (Hisse senedinin fiyatı tüm gün boyunca yükselmeye devam etti.)
- She felt her spirits begin to ascend as she achieved her goal. (Hedefine ulaştıkça moralinin yükseldiğini hissetti.)
- The airplane ascended to cruising altitude and leveled off. (Uçak seyir yüksekliğine çıktı ve düzeldi.)
- The acrobat began to ascend the rope, performing incredible feats as he climbed. (Havada ip üzerinde tırmanarak inanılmaz gösteriler yapan akrobat, yükselmeye başladı.)
- The climber used ropes and climbing gear to ascend the icy peak. (Dağcı, buzlu zirveye tırmanmak için ip ve tırmanma ekipmanı kullandı.)
- The sun slowly ascended above the ocean, casting a warm glow on the beach. (Güneş yavaşça okyanusun üzerine yükseldi ve plaja sıcak bir ışık yaydı.)
- The athlete’s heart rate began to ascend as he approached the finish line. (Sporcu, finiş çizgisine yaklaştıkça kalp atış hızı artmaya başladı.)
- The river ascended the mountain, carving a beautiful path through the landscape. (Nehir, dağı tırmanarak, manzaraya güzel bir yol açtı.)
- The climber’s stamina and endurance were tested as he ascended the steep slope. (Dağcının dayanıklılığı ve dayanma gücü, dik yamaçları tırmandıkça test edildi.)
Hemen Yorum Yaz