Apprenticeship İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Apprenticeship
An apprenticeship is a system of training a new generation of practitioners of a trade or profession with on-the-job training and often some accompanying study.
- He was offered an apprenticeship with a local carpenter. (Ona yerel bir marangozla çıraklık teklif edildi.)
- The apprenticeship program requires a commitment of at least two years. (Çıraklık programı en az iki yıllık bir taahhüt gerektirir.)
- She completed her apprenticeship and became a licensed electrician. (Çıraklığı tamamladı ve lisanslı bir elektrikçi oldu.)
- He started his apprenticeship as a mechanic when he was only 16 years old. (Sadece 16 yaşındayken, tamirci olarak çıraklığına başladı.)
- The company offers apprenticeships in a range of different fields. (Şirket farklı alanlarda çıraklık programları sunar.)
- During his apprenticeship, he learned valuable skills that he still uses today. (Çıraklığı sırasında, bugün hala kullandığı değerli beceriler öğrendi.)
- The apprenticeship scheme provides a clear path to employment for young people. (Çıraklık programı, gençler için net bir istihdam yolunu sağlar.)
- After completing her apprenticeship, she decided to start her own business. (Çıraklığını tamamladıktan sonra, kendi işini kurmaya karar verdi.)
- The apprenticeship included both practical training and classroom instruction. (Çıraklık, hem pratik eğitim hem de sınıf eğitimini içeriyordu.)
- He applied for an apprenticeship as a chef at a five-star restaurant. (Beş yıldızlı bir restoranda şef olarak çıraklık için başvuruda bulundu.)
- The apprenticeship program offers a chance to learn while earning a wage. (Çıraklık programı, bir ücret kazanırken öğrenme şansı sunar.)
- During his apprenticeship, he worked closely with experienced professionals. (Çıraklığı sırasında, deneyimli profesyonellerle yakından çalıştı.)
- The apprenticeship provided a valuable opportunity to gain practical experience in the industry. (Çıraklık, endüstride pratik deneyim kazanmak için değerli bir fırsat sağladı.)
- She was accepted into the apprenticeship program after a rigorous selection process. (Sıkı bir seçim sürecinden sonra, çıraklık programına kabul edildi.)
- The apprenticeship helped him to develop a strong work ethic and a sense of responsibility. (Çıraklık, ona güçlü bir çalışma etiği ve sorumluluk duygusu kazandırdı.)
- The company has a long history of offering high-quality apprenticeships. (Şirket, yüksek kaliteli çıraklık programları sunma konusunda uzun bir geçmişe sahiptir.) The apprenticeship program is designed to provide a structured learning environment. (Çıraklık programı, yapılandırılmış bir öğrenme ortamı sağlamak için tasarlanmıştır.)
- He decided to pursue an apprenticeship instead of going to college. (Koleje gitmek yerine, bir çıraklık programına katılmaya karar verdi.)
- The apprenticeship gave her the opportunity to work on real-world projects. (Çıraklık, gerçek dünya projelerinde çalışma fırsatı verdi.)
- The apprenticeship program is open to people of all ages and backgrounds. (Çıraklık programı, her yaş ve geçmişe sahip insanlara açıktır.)
Hemen Yorum Yaz