Apprehensive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Apprehensive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Apprehensive

Apprehensive, kaygılı, endişeli, korkulu, ürkek anlamlarına gelmektedir.

1. I feel apprehensive about my job interview tomorrow. (İş görüşmem hakkında yarın kaygılı hissediyorum.)
2. She was apprehensive about getting on the airplane. (Uçağa binmek konusunda korkulu hissetti.)
3. He was apprehensive about his daughter driving alone for the first time. (Kızının ilk defa tek başına araba kullanmasından dolayı endişeliydi.)
4. The doctor’s apprehensive expression made me worry. (Doktorun endişeli ifadesi beni endişelendirdi.)
5. The students were apprehensive about the upcoming exam. (Önümüzdeki sınav hakkında öğrenciler endişeliydi.)
6. He was apprehensive of the dark and refused to go outside at night. (Karanlıktan ürktü ve gece dışarı çıkmayı reddetti.)
7. I’m apprehensive about telling him the truth. (Ona gerçeği söylemek konusunda kaygılıyım.)
8. She was apprehensive about going to the dentist for the first time. (İlk kez dişçiye gitmek konusunda endişeliydi.)
9. The team was apprehensive about playing against the undefeated champions. (Takım, yenilgisiz şampiyonlara karşı oynamak konusunda endişeliydi.)
10. He was apprehensive of making a mistake during the presentation. (Sunum sırasında hata yapmaktan korkuyordu.)
11. She was apprehensive about her son’s safety while he was away at college. (Oğlu üniversitede olduğu süre boyunca güvenliği hakkında endişeliydi.)
12. The passengers were apprehensive after hearing about the turbulence. (Türbülans hakkında duyduktan sonra yolcular endişeliydi.)
13. He was apprehensive about the surgery, but the doctor reassured him. (Ameliyat hakkında endişeliydi, ama doktor onu rahatlattı.)
14. She was apprehensive about attending the party alone. (Partiye tek başına katılmak konusunda endişeliydi.)
15. The employees were apprehensive about the company’s financial situation. (Çalışanlar şirketin mali durumu hakkında endişeliydi.)
16. He was apprehensive of the consequences of his actions. (Eylemlerinin sonuçlarından korkuyordu.)
17. She

17. She was apprehensive about speaking in public, but with practice, she overcame her fear. (Kamuya açık konuşmak konusunda endişeliydi, ama pratik yaparak korkusunu yendi.)
18. The hiker was apprehensive about crossing the rickety bridge. (Dağcı, eski köprüyü geçmek konusunda korkulu hissetti.)
19. He was apprehensive about the new job, but he was excited to try something different. (Yeni işi hakkında endişeliydi, ama farklı bir şey denemek için heyecanlıydı.)
20. The student was apprehensive about asking the teacher for help. (Öğretmenden yardım istemek konusunda öğrenci endişeliydi.)