Angry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Angry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Türkçe Anlamı:

Kızgın, öfkeli, sinirli

Örnek Cümleler:

  1. I’m so angry right now, I can’t even speak. (Şu an çok sinirliyim, konuşamıyorum bile.)
  2. She gets angry when someone interrupts her. (Birisi onun sözünü kesince kızar.)
  3. Don’t make me angry, you won’t like it. (Beni kızdırma, hoşuna gitmeyecek.)
  4. He became angry when he heard the news. (Haberleri duyunca öfkelenmişti.)
  5. The boss was angry with his employees for being late. (Patron, çalışanları geç kaldıkları için öfkeliydi.)
  6. The teacher was angry with the students for not studying. (Öğretmen, öğrencilerin çalışmadığı için kızgındı.)
  7. I could see the angry look on her face. (Yüzündeki öfkeli ifadeyi görebiliyordum.)
  8. He slammed the door in an angry manner. (Öfkeli bir şekilde kapıyı çarptı.)
  9. The driver honked his horn in an angry tone. (Sürücü kornasını öfkeli bir tonla çaldı.)
  10. She sent an angry email to her boss. (Patronuna öfkeli bir e-posta gönderdi.)
  11. He spoke to me in an angry voice. (Bana öfkeli bir sesle konuştu.)
  12. She walked away in an angry huff. (Öfkeli bir tavırla uzaklaştı.)
  13. The customer complained in an angry tone. (Müşteri öfkeli bir tonla şikayet etti.)
  14. The dog barked in an angry manner. (Köpek öfkeli bir şekilde havladı.)
  15. The coach yelled at the team in an angry voice. (Antrenör, takıma öfkeli bir sesle bağırdı.)
  16. The child threw a tantrum and became very angry. (Çocuk hiddet krizi geçirdi ve çok öfkeli oldu.)
  17. The politician made an angry speech about the opposition. (Politikacı, muhalefet hakkında öfkeli bir konuşma yaptı.)
  18. She had an angry expression on her face all day. (Tüm gün yüzünde öfkeli bir ifade vardı.)
  19. The customer service representative was dealing with an angry customer. (Müşteri hizmetleri temsilcisi öfkeli bir müşteri ile uğraşıyordu.)
  20. The father scolded his son in an angry manner. (Baba, oğlunu öfkeli bir şekilde azarladı.)

Türkçe Anlamı:

Kızgın, öfkeli, sinirli

Örnek Cümleler:

  1. I’m so angry right now, I can’t even speak. (Şu an çok sinirliyim, konuşamıyorum bile.)
  2. She gets angry when someone interrupts her. (Birisi onun sözünü kesince kızar.)
  3. Don’t make me angry, you won’t like it. (Beni kızdırma, hoşuna gitmeyecek.)
  4. He became angry when he heard the news. (Haberleri duyunca öfkelenmişti.)
  5. The boss was angry with his employees for being late. (Patron, çalışanları geç kaldıkları için öfkeliydi.)
  6. The teacher was angry with the students for not studying. (Öğretmen, öğrencilerin çalışmadığı için kızgındı.)
  7. I could see the angry look on her face. (Yüzündeki öfkeli ifadeyi görebiliyordum.)
  8. He slammed the door in an angry manner. (Öfkeli bir şekilde kapıyı çarptı.)
  9. The driver honked his horn in an angry tone. (Sürücü kornasını öfkeli bir tonla çaldı.)
  10. She sent an angry email to her boss. (Patronuna öfkeli bir e-posta gönderdi.)
  11. He spoke to me in an angry voice. (Bana öfkeli bir sesle konuştu.)
  12. She walked away in an angry huff. (Öfkeli bir tavırla uzaklaştı.)
  13. The customer complained in an angry tone. (Müşteri öfkeli bir tonla şikayet etti.)
  14. The dog barked in an angry manner. (Köpek öfkeli bir şekilde havladı.)
  15. The coach yelled at the team in an angry voice. (Antrenör, takıma öfkeli bir sesle bağırdı.)
  16. The child threw a tantrum and became very angry. (Çocuk hiddet krizi geçirdi ve çok öfkeli oldu.)
  17. The politician made an angry speech about the opposition. (Politikacı, muhalefet hakkında öfkeli bir konuşma yaptı.)
  18. She had an angry expression on her face all day. (Tüm gün yüzünde öfkeli bir ifade vardı.)
  19. The customer service representative was dealing with an angry customer. (Müşteri hizmetleri temsilcisi öfkeli bir müşteri ile uğraşıyordu.)
  20. The father scolded his son in an angry manner. (Baba, oğlunu öfkeli bir şekilde azarladı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.