Anger İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Anger İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Anger

Anger, olumsuz bir duygu olarak kabul edilir ve kişinin kontrolünü kaybetmesine neden olabilir. Bu duygu, birçok farklı nedenle ortaya çıkabilir, örneğin hayal kırıklığı, kıskançlık, öfke, stres veya endişe gibi faktörlerden kaynaklanabilir.

İşte anger kelimesinin cümle içinde kullanımına örnekler:

  1. His anger was palpable as he shouted at his colleague. (Öfkesi, meslektaşına bağırdığı sırada hissedilebiliyordu.)
  2. She tried to control her anger, but it was too much to bear. (Öfkesini kontrol etmeye çalıştı, ama dayanılmayacak kadar fazlaydı.)
  3. His anger towards his parents was understandable, given the circumstances. (Ebeveynlerine olan öfkesi, koşullar göz önüne alındığında anlaşılabilir.)
  4. She expressed her anger in a series of scathing emails. (Öfkesini, acımasız e-mailler dizisi şeklinde ifade etti.)
  5. His anger boiled over when he heard the news. (Haberleri duyduğunda öfkesi taştı.)
  6. The teacher’s anger was evident as she scolded the misbehaving student. (Öğretmenin öfkesi, kötü davranış sergileyen öğrenciye azarladığı sırada açıkça belli oldu.)
  7. Her anger towards her ex-boyfriend was still raw, even after all these years. (Eski erkek arkadaşına olan öfkesi, tüm bu yıllara rağmen hala taze kaldı.)
  8. He tried to hide his anger, but his clenched fists gave him away. (Öfkesini saklamaya çalıştı, ama sıkılmış yumrukları onu ele verdi.)
  9. Her anger towards the company was justified, given their poor customer service. (Şirkete olan öfkesi, kötü müşteri hizmetleri göz önüne alındığında haklıydı.)
  10. His anger towards the government was evident in his passionate speech. (Hükümete olan öfkesi, tutkulu konuşmasında açıkça belli oldu.)
  11. She tried to suppress her anger, but it kept bubbling to the surface. (Öfkesini bastırmaya çalıştı, ama sürekli yüzeye çıkıyordu.)
  12. His anger towards his boss was understandable, given the unreasonable workload. (Patronuna olan öfkesi, makul olmayan iş yükü göz önüne alındığında anlaşılabilir.)
  13. The politician’s anger towards his opponent was evident during the debate. (Politikacının rakibine olan öfkesi, tartışma sırasında açıkça belli oldu.)
  14. She couldn’t help but feel anger towards her cheating spouse. (Aldatma yapan eşine karşı öfke duymaktan kendini alamadı.)
  15. His anger towards his team’s performance was evident in his post-game interview. (Takımının performansına

olan öfkesi, maç sonrası röportajında açıkça belli oldu.)
16. She tried to channel her anger into a productive outlet, like exercise. (Öfkesini egzersiz gibi üretken bir çıkış noktasına yönlendirmeye çalıştı.)

  1. His anger towards his ex-business partner was evident as he recounted the betrayal. (Eski iş ortağına olan öfkesi, ihaneti anlatırken açıkça belli oldu.)
  2. She felt a surge of anger towards the unfair treatment she received. (Aldığı haksız muameleye karşı öfke patlaması yaşadı.)
  3. His anger towards the injustice in society was evident in his activism. (Toplumdaki adaletsizliğe olan öfkesi, aktivizmi sırasında açıkça belli oldu.)
  4. She struggled to control her anger, but therapy helped her learn coping mechanisms. (Öfkesini kontrol etmekte zorlandı, ancak terapi ona başa çıkma mekanizmalarını öğretti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.