Amicable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Amicable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Amicable: Dostça, barışçıl

  1. My relationship with my neighbor is quite amicable. (Komşumla ilişkim oldukça dostça.)
  2. Despite their differences, the two leaders managed to reach an amicable agreement. (Farklılıklarına rağmen, iki lider dostça bir anlaşmaya vardı.)
  3. It’s always best to end a relationship on amicable terms. (Bir ilişkiyi dostça şekilde bitirmek her zaman en iyisidir.)
  4. The divorce proceedings were amicable and both parties agreed on a settlement. (Boşanma işlemleri dostça ve her iki taraf da bir anlaşmaya vardı.)
  5. The two companies parted ways in an amicable manner. (İki şirket dostça bir şekilde yollarını ayırdı.)
  6. The dispute was resolved in an amicable manner. (Anlaşmazlık dostça bir şekilde çözüldü.)
  7. Our business relationship has been amicable for many years. (İş ilişkimiz yıllardır dostça.)
  8. Despite the initial tension, the meeting ended on an amicable note. (İlk gerginliğe rağmen, toplantı dostça bir şekilde sona erdi.)
  9. The two siblings had an amicable relationship and rarely fought. (İki kardeş arasındaki ilişki dostça ve nadiren kavga ederlerdi.)
  10. The landlord and tenant had an amicable relationship throughout the tenancy. (Ev sahibi ve kiracı kiralık süresince dostça bir ilişki içindeydiler.)
  11. Despite the fierce competition, the two companies maintained an amicable relationship. (Şiddetli rekabete rağmen, iki şirket dostça bir ilişki sürdürdü.)
  12. The negotiations between the union and management were conducted in an amicable manner. (Sendika ve yönetim arasındaki müzakereler dostça bir şekilde yürütüldü.)
  13. The coach and player had an amicable relationship, which helped to improve the team’s performance. (Antrenör ve oyuncu dostça bir ilişki içindeydi, bu da takımın performansını artırmaya yardımcı oldu.)
  14. The couple agreed to an amicable divorce, which made the process much easier. (Çift, işleri kolaylaştıran dostça bir boşanmaya karar verdi.)
  15. Despite their political differences, the two politicians maintained an amicable relationship. (Siyasi farklılıklarına rağmen, iki politikacı dostça bir ilişki sürdürdü.)
  16. The company and its former employee parted ways in an amicable manner. (Şirket ve eski çalışanı dostça bir şekilde yollarını ayırdı.)
  17. The two countries signed a treaty in an amicable atmosphere. (İki ülke, dostça bir atmosferde bir antlaşma imzaladı.)
  18. The teacher and student had an amicable relationship, which made the learning process more enjoyable. (Öğretmen ve öğrenci arasındaki dostça ilişki, öğrenme sürecini daha keyifli hale getirdi.)
  19. The dispute between the neighbors
  1. The dispute between the neighbors was resolved in an amicable way, and they were able to continue living peacefully. (Komşular arasındaki anlaşmazlık dostça bir şekilde çözüldü ve barış içinde yaşamaya devam ettiler.)
  2. The athlete and coach had an amicable relationship, which helped the athlete to achieve great success. (Sporcu ve antrenör arasındaki dostça ilişki, sporcu için büyük başarılar elde etmesine yardımcı oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.