Ambitionless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ambitionless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ambitionless

Ambitionless kelimesi Türkçede “hırsız, tutkulu olmayan, hedefi olmayan” gibi anlamlara gelir.

  1. She was completely ambitionless and just floated through life. (O tamamen hırsızdı ve sadece hayatın akışına kapılmıştı.)
  2. Without a sense of purpose, he was ambitionless and unmotivated. (Amaçsız bir şekilde, hırsız ve motivasyonsuzdu.)
  3. The ambitionless worker showed no interest in climbing the career ladder. (Hırsız çalışan, kariyer basamaklarını tırmanma konusunda hiçbir ilgi göstermedi.)
  4. His ambitionless attitude made it difficult for him to achieve any success. (Hırsız tavırları, herhangi bir başarı elde etmesini zorlaştırdı.)
  5. She was content to live an ambitionless life, without any grand goals or aspirations. (O, büyük hedefleri veya amaçları olmayan bir hırsız hayatı yaşamaktan memnundu.)
  6. The team’s ambitionless performance was disappointing to their fans. (Takımın hırsız performansı, hayranlarına hayal kırıklığı yarattı.)
  7. He lacked ambition and was happy to just coast through life. (Hırsız eksikliği vardı ve sadece hayatın akışında yüzmekten mutluydu.)
  8. The ambitionless student didn’t see the point in studying hard. (Hırsız öğrenci, sıkı çalışmanın bir anlamı olmadığını düşünmedi.)
  9. Her ambitionless personality made it hard for her to make decisions. (Hırsız kişiliği, karar vermeyi zorlaştırdı.)
  10. He realized too late that his ambitionless attitude had held him back in life. (O, hırsız tutumunun hayatını geri tuttuğunu çok geç fark etti.)
  11. The company suffered because of its ambitionless leaders. (Şirket, hırsız liderleri nedeniyle zarar gördü.)
  12. The ambitionless writer struggled to come up with new ideas. (Hırsız yazar, yeni fikirler üretmek için mücadele etti.)
  13. She had always been ambitionless, but now she was starting to regret it. (O, her zaman hırsızdı, ama şimdi bundan pişman olmaya başlamıştı.)
  14. The ambitionless athlete didn’t have the drive to push himself to the top. (Hırsız sporcu, kendini zirveye taşımak için itici güce sahip değildi.)
  15. His ambitionless approach to life had cost him many opportunities. (Hırsız yaşam yaklaşımı, ona birçok fırsatı kaybettirmişti.)
  16. She felt trapped in her ambitionless job, but didn’t know what to do about it. (Hırsız işinde sıkışıp kalmış gibi hissetti, ama ne yapacağını bilmiyordu.)
  17. The ambitionless project lacked direction and purpose. (Hırsız proje, yön

ve amaç eksikliği gösteriyordu.)
18. His ambitionless nature made it hard for him to connect with others. (Hırsız doğası, diğerleriyle bağlantı kurmayı zorlaştırdı.)

  1. The ambitionless artist struggled to find inspiration for his work. (Hırsız sanatçı, çalışması için ilham bulmakta zorlandı.)
  2. Without ambition, he felt like he was just going through the motions of life. (Hırsız olmadan, hayatın sadece hareketleriyle uğraştığını hissetti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.