Ambiguous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ambiguous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ambiguous kelimesinin Türkçe anlamı ve açıklaması:


Ambiguous, birden fazla anlama sahip olan veya belirsiz bir şekilde ifade edilen şeyleri ifade etmek için kullanılan bir sıfattır. Bir cümle veya kelime belirsiz olduğunda, birden fazla yorumlama olabilir ve insanlar arasında anlaşmazlıklara neden olabilir.

Örnek cümleler:

  1. The instructions were ambiguous, and we were not sure how to proceed. (Talimatlar belirsizdi ve nasıl devam edeceğimize karar veremedik.)
  2. His intentions were ambiguous, and I could not figure out what he really wanted. (Niyyetleri belirsizdi ve gerçekten ne istediğini anlayamadım.)
  3. The message she sent was ambiguous, and I wasn’t sure if she was happy or sad. (Gönderdiği mesaj belirsizdi ve mutlu mu yoksa üzgün mü olduğuna karar veremedim.)
  4. The answer to the question was ambiguous, and it left us confused. (Soruya verilen cevap belirsizdi ve bizim kafamızı karıştırdı.)
  5. The instructions for the project were ambiguous, so we had to ask the teacher for clarification. (Proje için verilen talimatlar belirsizdi, bu nedenle öğretmenden açıklama istedik.)
  6. His speech was ambiguous, and people were not sure what he meant. (Konuşması belirsizdi ve insanlar ne demek istediğine emin değillerdi.)
  7. The report was ambiguous, and it was difficult to understand the results. (Rapor belirsizdi ve sonuçları anlamak zordu.)
  8. The description of the painting was ambiguous, and it left us wondering what the artist was trying to convey. (Tablonun açıklaması belirsizdi ve sanatçının ne anlatmaya çalıştığını merak ettik.)
  9. The instructions on the label were ambiguous, and we were not sure how to use the product. (Etiketteki talimatlar belirsizdi ve ürünü nasıl kullanacağımıza karar veremedik.)
  10. The contract was ambiguous, and we had to hire a lawyer to interpret it. (Sözleşme belirsizdi ve yorumlamak için bir avukat tutmamız gerekti.)
  11. The meaning of the poem was ambiguous, and it could be interpreted in different ways. (Şiirin anlamı belirsizdi ve farklı şekillerde yorumlanabilirdi.)
  12. The statement made by the politician was ambiguous, and it left the audience confused. (Politikacı tarafından yapılan açıklama belirsizdi ve seyircileri kafası karışık bıraktı.)
  13. The instructions for the game were ambiguous, and we had to make up our own rules. (Oyun için verilen talimatlar belirsizdi, bu yüzden kendi kurallarımızı uydurmak zorunda kaldık.)
  14. The ending of the movie was ambiguous, and it left the viewers guessing. (Filmin sonu belirsizdi ve izleyiciler tahmin yürü

lerek ayrıldılar.)
15. The tone of his voice was ambiguous, and it was hard to tell if he was being sarcastic or serious. (Ses tonu belirsizdi ve alaycı mı yoksa ciddi mi olduğunu söylemek zordu.)

  1. The instructions for assembling the furniture were ambiguous, and we had to guess how to put it together. (Mobilyaların montajı için verilen talimatlar belirsizdi ve nasıl birleştireceğimizi tahmin etmek zorunda kaldık.)
  2. The meaning of the symbol was ambiguous, and it had different interpretations in different cultures. (Simgenin anlamı belirsizdi ve farklı kültürlerde farklı yorumlanmaları vardı.)
  3. The explanation given by the teacher was ambiguous, and the students were still confused. (Öğretmen tarafından verilen açıklama belirsizdi ve öğrenciler hala kafası karışıktı.)
  4. The message he left was ambiguous, and I couldn’t tell if he was happy or angry. (Bıraktığı mesaj belirsizdi ve mutlu mu yoksa sinirli mi olduğunu anlayamadım.)
  5. The terms of the contract were ambiguous, and it caused a dispute between the parties. (Sözleşmenin şartları belirsizdi ve taraflar arasında bir anlaşmazlık çıkardı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.