Aloofness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aloofness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aloofness Nedir?

Aloofness, bir kişinin soğuk ve uzak davranması durumudur. Bu kişi, genellikle diğer insanlarla bağ kurmakta zorlanır ve bir tür duygusal mesafe korur.

Örnek Cümleler:

  1. She has a reputation for aloofness and arrogance.
    (Tanınmış bir aloofness ve kibir için bir ünü var.)

  2. His aloofness made it difficult for others to approach him.
    (Ondan uzaklaşması diğerlerinin ona yaklaşmasını zorlaştırdı.)

  3. The aloofness in her tone was quite noticeable.
    (Tonundaki uzaklık oldukça belirgindi.)

  4. His aloofness was often misinterpreted as snobbery.
    (Uzaklığı sıklıkla snobizm olarak yanlış anlaşılırdı.)

  5. She maintained an aloofness that kept others at a distance.
    (Diğerlerini uzakta tutan bir uzaklık korudu.)

  6. His aloofness was a result of his troubled past.
    (Uzaklığı, sıkıntılı geçmişinden kaynaklandı.)

  7. Her aloofness was mistaken for disinterest.
    (Uzaklığı ilgisizlik olarak yanlış anlaşıldı.)

  8. The aloofness of the new boss made the employees uneasy.
    (Yeni patronun uzaklığı çalışanları rahatsız etti.)

  9. His aloofness was a coping mechanism for dealing with stress.
    (Uzaklığı stresle başa çıkmak için bir baş etme mekanizmasıydı.)

  10. Her aloofness was a way of protecting herself from emotional harm.
    (Uzaklığı, duygusal zarardan kendini korumanın bir yoluydu.)

  11. The aloofness of the cat made it difficult to approach.
    (Kedinin uzaklığı yaklaşmayı zorlaştırdı.)

  12. His aloofness was seen as a sign of weakness by his colleagues.
    (Uzaklığı, meslektaşları tarafından bir zayıflık işareti olarak görüldü.)

  13. Her aloofness was a result of her introverted personality.
    (Uzaklığı, içe dönük kişiliğinden kaynaklandı.)

  14. The aloofness of the mountain range made it seem even more majestic.
    (Dağların uzaklığı onları daha da görkemli gösterdi.)

  15. His aloofness was seen as a challenge by some, and a turn-off by others.
    (Bazıları için uzaklığı bir meydan okuma olarak görülürken, diğerleri için çekici olmaktan çıktı.)

  16. Her aloofness was mistaken for shyness by some.
    (Bazıları için uzaklığı utangaçlık olarak yanlış anlaşıldı.)

  17. The aloofness of the queen was part of her regal demeanor.
    (Kraliçenin uzaklığı, kraliy

yetkisine sahip olmanın bir parçasıydı.)

  1. His aloofness was a defense mechanism against potential rejection.
    (Uzaklığı, potansiyel reddedilmeye karşı bir savunma mekanizmasıydı.)

  2. Her aloofness was seen as a sign of strength by some, and a lack of warmth by others.
    (Bazıları için uzaklığı bir güç işareti olarak görülürken, diğerleri için sıcaklığın eksikliği olarak algılandı.)

  3. The aloofness of the celebrity made it difficult for fans to approach her.
    (Ünlünün uzaklığı hayranlarının ona yaklaşmasını zorlaştırdı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.