Aloofly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aloofly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aloofly Nedir?

Aloofly, bir kişinin soğuk ve uzak bir tavır takınarak başkalarından ayrı durması veya iletişim kurmaktan kaçınması anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. She stood aloofly in the corner of the room, refusing to engage with anyone. (O, kimseyle iletişim kurmaktan kaçınarak odanın köşesinde soğuk bir tavırla durdu.)
  2. The new boss always behaves aloofly towards his employees. (Yeni patron her zaman çalışanlarına karşı soğuk bir tavır takınıyor.)
  3. He answered the question aloofly, as if he didn’t really care. (Soru yanıtını umursamaz bir şekilde, sanki gerçekten umursamıyormuş gibi verdi.)
  4. Despite her efforts to be friendly, he remained aloofly distant. (Dostça olmaya çalışmasına rağmen, o soğuk ve uzak kalmaya devam etti.)
  5. The famous author was surrounded by fans, but he kept aloofly to himself. (Ünlü yazar hayranları tarafından çevriliydi, ama kendine soğuk bir tavırla ayrı durdu.)
  6. She watched the party aloofly from a distance, feeling like an outsider. (Dışarıdan biri gibi hisseden o, partiyi uzaktan soğuk bir şekilde izledi.)
  7. The aloofly silent man unnerved the rest of the passengers on the train. (Soğuk sessiz adam, trendeki diğer yolcuları ürküttü.)
  8. The team captain was criticized for acting aloofly towards his teammates. (Takım kaptanı, takım arkadaşlarına karşı soğuk bir tavır takındığı için eleştirildi.)
  9. She responded aloofly to his compliments, making him feel rejected. (Onun iltifatlarına soğuk bir yanıt vererek, onu reddedilmiş hissettirdi.)
  10. The aloofly distant couple never seemed to show any affection towards each other. (Soğuk ve uzak çift, birbirlerine hiçbir zaman sevgi göstermemiş gibiydiler.)
  11. He approached the group aloofly, unsure if he was welcome. (Gruba soğuk bir şekilde yaklaştı, hoş karşılanıp karşılanmayacağından emin değildi.)
  12. The teacher’s aloofly critical comments demotivated the students. (Öğretmenin soğuk ve eleştirel yorumları öğrencileri motive etmedi.)
  13. Despite her aloofly detached demeanor, he could sense the sadness in her eyes. (Soğuk bir tavır takınmasına rağmen, gözlerindeki üzüntüyü hissedebiliyordu.)
  14. He kept aloofly quiet during the meeting, not contributing anything to the discussion. (Toplantı sırasında soğuk sessiz kalmaya devam etti, tartışmaya hiçbir şey katkıda bulunmadı.)
  15. The aloofly indifferent response from the boss left

the employees feeling undervalued and unappreciated. (Patronun soğuk kayıtsız yanıtı, çalışanları kendilerine değer verilmediği ve takdir edilmediği hissiyle baş başa bıraktı.)
16. She watched the couple arguing aloofly, wondering what had caused their distance. (Çiftin soğuk bir şekilde tartıştığını izleyerek, aralarındaki mesafenin neyin sebep olduğunu merak etti.)

  1. His aloofly superior attitude made it difficult for him to make friends. (Onun soğukça üstünlük kurma tavrı, arkadaş edinmesini zorlaştırdı.)
  2. The aloofly aloof cat sat in the corner, watching the world go by. (Soğuk tavırlı kedi köşede oturdu, dünyanın dönüşünü izledi.)
  3. She was aloofly silent during the interview, making it hard for the interviewer to get a sense of her personality. (Mülakatta soğuk sessiz kalmak, mülakatçının kişiliğinden bir izlenim edinmesini zorlaştırdı.)
  4. The aloofly distant father struggled to connect with his children, leaving them feeling unloved. (Soğuk ve uzak baba, çocuklarıyla bağlantı kurmakta zorlandı ve onları sevgisiz hissettirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.