Aloof İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aloof İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aloof İle İlgili Cümleler

Aloof kelimesi Türkçede “soğuk ve mesafeli” anlamına gelir. Bir kişinin, grupun veya olayın dışında durup, katılımsız ve ilgisiz bir şekilde davranması anlamına da gelir.

  1. She was always aloof at social events.
    (O, sosyal etkinliklerde her zaman soğuk ve mesafeliydi.)
  2. The teacher remained aloof from the students.
    (Öğretmen öğrencilerden uzak durdu ve mesafeli davrandı.)
  3. The cat remained aloof even when we tried to pet it.
    (Kedi, ona dokunmaya çalışsak bile mesafeli kaldı.)
  4. John’s aloof behavior made it difficult for him to make friends.
    (John’un soğuk ve mesafeli davranışları, arkadaş edinmesini zorlaştırdı.)
  5. She remained aloof from the political discussions.
    (O, siyasi tartışmalardan uzak kalmaya devam etti.)
  6. His aloof attitude made it hard for him to connect with his family.
    (Onun soğuk tavırları, ailesiyle bağlantı kurmasını zorlaştırdı.)
  7. The new employee was perceived as aloof by his colleagues.
    (Yeni çalışan, meslektaşları tarafından soğuk ve mesafeli olarak algılandı.)
  8. She remained aloof from the drama and stayed out of it.
    (Dramadan uzak durdu ve işin içinde olmadı.)
  9. The politician’s aloofness cost him the election.
    (Politikacının mesafeli tavrı ona seçimleri kaybettirdi.)
  10. The boss’s aloofness made it hard for employees to approach him.
    (Patronun soğukluğu, çalışanların ona yaklaşmasını zorlaştırdı.)
  11. She kept herself aloof from the gossip and drama.
    (O, kendini dedikodu ve dramadan uzak tuttu.)
  12. His aloof personality made him seem unapproachable.
    (Onun soğuk kişiliği, yaklaşılamaz gibi görünmesine neden oldu.)
  13. The athlete’s aloofness made it hard for him to connect with fans.
    (Sporcunun soğukluğu, hayranlarıyla bağlantı kurmasını zorlaştırdı.)
  14. She remained aloof from the argument and refused to take sides.
    (Tartışmadan uzak kaldı ve taraf tutmayı reddetti.)
  15. His aloofness was mistaken for arrogance by some.
    (Bazıları tarafından soğukluğu kibir olarak yanlış anlaşıldı.)
  16. The celebrity’s aloof behavior towards fans led to criticism.
    (Ünlünün hayranlara karşı mesafeli davranışları eleştiriye neden oldu.)
  17. She remained aloof from the office politics and kept to herself.
    (Ofis politik
  1. His aloofness in the workplace caused tension with his coworkers.
    (İş yerindeki soğukluğu, iş arkadaşlarıyla gerginlik yaşamasına neden oldu.)
  2. The artist’s aloof personality was reflected in his work.
    (Sanatçının soğuk kişiliği, eserlerine yansıdı.)
  3. Her aloofness towards her romantic partner made him feel unwanted.
    (Romantik partnerine karşı gösterdiği soğukluk, onu istenmeyen hissettirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.