Alluringly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Alluringly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Alluringly kelimesinin Türkçe anlamı:

Çekici bir şekilde, cezbedici bir biçimde

Örnek cümleler:

  1. Alluringly dressed, she entered the room and all eyes were on her. (Çekici bir şekilde giyinmişti ve odada herkes ona odaklandı.)
  2. The smell of fresh bread coming from the bakery was alluringly delicious. (Fırından gelen taze ekmek kokusu çekici bir şekilde lezzetliydi.)
  3. The city was alluringly illuminated at night, making it a great place for a romantic stroll. (Şehir geceleyin çekici bir şekilde aydınlatılmıştı ve romantik bir yürüyüş için harika bir yerdi.)
  4. She smiled alluringly and offered him a drink. (O, çekici bir şekilde gülümsedi ve ona bir içki teklif etti.)
  5. The sunset over the ocean was alluringly beautiful, with shades of pink and orange painting the sky. (Denizin üzerindeki gün batımı çekici bir şekilde güzeldi ve pembe ve turuncu tonları gökyüzünü boyuyordu.)
  6. The advertisement was designed to alluringly promote the new perfume. (Reklam, yeni parfümü çekici bir şekilde tanıtmak için tasarlanmıştı.)
  7. The exotic dancer moved alluringly across the stage, captivating the audience. (Egzotik dansçı, sahnede çekici bir şekilde hareket etti ve izleyicileri etkiledi.)
  8. The jewelry in the display case sparkled alluringly under the bright lights. (Gösteri vitrinindeki mücevherler, parlak ışıklar altında çekici bir şekilde parladı.)
  9. The dessert menu looked alluringly delicious, with a variety of sweet treats to choose from. (Tatlı menüsü, seçebileceğiniz çeşitli tatlı ikramlarla çekici bir şekilde lezzetli görünüyordu.)
  10. The mysterious woman across the room stared at him alluringly, beckoning him to come closer. (Odanın karşı tarafındaki gizemli

    kadın, ona çekici bir şekilde bakıyordu ve daha yaklaşması için işaret ediyordu.)

  11. The tropical beach was alluringly peaceful, with palm trees swaying in the gentle breeze. (Tropikal plaj, hafif esen rüzgarla sallanan palmiye ağaçlarıyla çekici bir şekilde huzurlu görünüyordu.)
  12. The dress hugged her curves alluringly, making her feel confident and beautiful. (Elbise, onun kıvrımlarına çekici bir şekilde sarılmıştı ve kendini özgüvenli ve güzel hissetmesini sağlamıştı.)
  13. The scent of the flowers in the garden was alluringly sweet, attracting bees and butterflies. (Bahçedeki çiçeklerin kokusu, arıları ve kelebekleri çekici bir şekilde kendine çekiyordu.)
  14. The book’s cover was alluringly designed, with vibrant colors and an intriguing image. (Kitabın kapağı, canlı renkler ve ilginç bir görüntü ile çekici bir şekilde tasarlanmıştı.)
  15. The actress spoke alluringly in her seductive role, leaving the audience mesmerized. (Oyuncu, baştan çıkarıcı rolünde çekici bir şekilde konuştu ve izleyicileri büyüledi.)
  16. The rich aroma of coffee filled the air, alluringly tempting passersby. (Kahvenin zengin aroması havayı doldurmuştu ve çekici bir şekilde geçenlere cazip gelmişti.)
  17. The view from the top of the mountain was alluringly breathtaking, with panoramic views of the surrounding landscape. (Dağın tepesinden manzara çekici bir şekilde nefes kesiciydi ve etrafındaki manzarayı panoramik olarak gösteriyordu.)
  18. The romantic candlelit dinner was alluringly intimate, with soft music playing in the background. (Romantik mum ışığında yemek, arka planda çalan yumuşak müzik eşliğinde çekici bir şekilde samimi bir ortam yaratmıştı.)
  19. The exotic spices in the dish added an alluringly flavorful kick. (Yemekteki egzotik baharatlar, lezzetli bir tat katmanın