Allowance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Allowance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Allowance

Allowance Türkçe anlamı “harçlık” olan bir kelime olarak kullanılır. Çocukların ebeveynlerinden veya ailelerinden haftalık veya aylık olarak aldığı para veya ödenek anlamında da kullanılır. Ayrıca, bir işte çalışan kişilerin maaşlarından yapılan kesintilerin toplamı olarak da adlandırılabilir.

Örnek cümleler:

  1. My parents give me a weekly allowance of 20 dollars. (Ebeveynlerim haftalık 20 dolar harçlık veriyorlar.)
  2. He saved up his allowance to buy a new bike. (Yeni bir bisiklet almak için harçlığını biriktirdi.)
  3. I spent my entire allowance on snacks and candy. (Tüm harçlığımı atıştırmalıklar ve şekerleme için harcadım.)
  4. The company deducts a small allowance from each employee’s paycheck for insurance. (Şirket, sigorta için her çalışanın maaşından küçük bir ödenek kesintisi yapar.)
  5. She receives a housing allowance as part of her compensation package. (Tazminat paketinin bir parçası olarak konut ödeneği alıyor.)
  6. I earned an extra allowance by mowing my neighbor’s lawn. (Komşumun çimlerini biçerek ekstra bir harçlık kazandım.)
  7. His parents increased his allowance after he started doing better in school. (Okulda daha iyi iş yapmaya başladıktan sonra ebeveynleri harçlığını artırdılar.)
  8. The government provides an allowance for low-income families. (Hükümet, düşük gelirli aileler için bir harçlık sağlar.)
  9. She put her allowance into a savings account to save up for college. (Üniversite için biriktirmek için harçlığını bir tasarruf hesabına koydu.)
  10. He received a travel allowance to cover his expenses for a business trip. (Bir iş gezisi için harcamalarını karşılamak için seyahat ödeneği aldı.)
  11. I use my allowance to buy books and school supplies. (Kitaplar ve okul malzemeleri satın almak için harçlığımı kullanıyorum.)
  12. The employee is entitled to a daily meal allowance when traveling for work. (İş seyahati sırasında çalışan günlük yemek ödeneğine hak kazanır.)
  13. The government increased the child allowance to support families during the pandemic. (Hükümet, pandemi sırasında aileleri desteklemek için çocuk harçlığını artırdı.)
  14. He used his allowance to buy a gift for his friend’s birthday. (Arkadaşının doğum günü için harçlığını kullanarak bir hediye satın aldı.)
  15. The company offers a transportation allowance for employees who use public transportation. (Kamu taşımacılığı kullanan çalışanlar için bir ulaşım ödeneği sunar.)
  16. She received a clothing allowance to purchase a uniform for her new job. (Yeni işi için bir üniforma satın almak için bir giyim ö
  1. He learned how to manage his allowance wisely and started saving for a big purchase. (Harçlığını akıllıca yönetmeyi öğrendi ve büyük bir satın alma için biriktirmeye başladı.)
  2. The employee’s housing allowance was adjusted based on the cost of living in the new city. (Çalışanın konut ödeneği, yeni şehirdeki yaşam maliyetine göre ayarlandı.)
  3. The child was thrilled to receive a bigger allowance for doing extra chores around the house. (Çocuk, evde ek işler yaparak daha fazla harçlık almak için heyecanlıydı.)
  4. The government provides an allowance for disabled individuals to help cover the cost of medical expenses. (Hükümet, tıbbi masrafların maliyetini karşılamak için engelli bireyler için bir harçlık sağlar.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.