Allocution İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Allocution İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Allocution (Tahsis Etme, Verme)

Allocution kelimesi, bir kişiye özel olarak verilen bir konuşmayı veya açıklamayı ifade eder. Bu kelime genellikle mahkeme salonlarında, hukuk veya askeri alanlarda kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The judge gave an allocution before sentencing the defendant. (Hakim, sanığı mahkum etmeden önce bir tahsis konuşması yaptı.)
2. The commander’s allocution motivated the soldiers to fight harder. (Komutanın tahsis konuşması, askerleri daha sert savaşmaya teşvik etti.)
3. During the allocution, the lawyer highlighted the defendant’s good character. (Tahsis sırasında, avukat sanığın iyi karakterini vurguladı.)
4. The President’s allocution addressed the nation’s concerns about the economy. (Başkanın tahsis konuşması, ülkenin ekonomiyle ilgili endişelerine cevap verdi.)
5. The allocution at the graduation ceremony was inspiring. (Mezuniyet törenindeki tahsis konuşması ilham vericiydi.)
6. The bishop’s allocution emphasized the importance of forgiveness. (Papazın tahsis konuşması, affetmenin önemini vurguladı.)
7. In his allocution, the CEO outlined the company’s future plans. (Tahsisinde, CEO şirketin gelecek planlarını özetledi.)
8. The allocution by the defense attorney helped to reduce the sentence. (Savunma avukatının tahsis konuşması, cezayı azaltmaya yardımcı oldu.)
9. The judge allowed the defendant to make an allocution before sentencing. (Hakim, sanığın mahkumiyetten önce bir tahsis yapmasına izin verdi.)
10. The colonel’s allocution boosted morale among the troops. (Albayın tahsis konuşması, askerlerin moralini yükseltti.)
11. The allocution by the plaintiff’s attorney was emotional and persuasive. (Davalı avukatının tahsis konuşması duygusal ve ikna ediciydi.)
12. The allocution at the funeral was a tribute to the deceased. (Cenazede yapılan tahsis, ölüye bir saygı niteliğindeydi.)
13. The judge delivered a stern allocution to the repeat offender. (Hakim, tekrarlayan suçlu için sert bir tahsis yaptı.)
14. The allocution by the defendant was heartfelt and apologetic. (Sanığın tahsis konuşması samimi ve özür doluydu.)
15. The general’s allocution before the battle boosted the soldiers’ confidence. (Savaştan önce yapılan generalin tahsis konuşması askerlerin özgüvenini arttırdı.)
16. The allocution at the award ceremony praised the recipients’ accomplishments. (Ödül törenindeki tahsis, alıcıların başarılarını övdü.)
17. The judge’s allocution stressed the seriousness of the crime. (Hakimin tahsis konuşması suçun ciddiyetini vurguladı.)
18. The allocution by the victim’s family was emotional and powerful.

19. The allocution by the defendant’s family members was in support of their loved one. (Sanığın aile üyelerinin tahsisi, sevdiklerinin yanında olma amacıyla yapıldı.)
20. The president’s allocution at the UN focused on global peace and cooperation. (Cumhurbaşkanının Birleşmiş Milletler’deki tahsis konuşması, küresel barış ve işbirliğine odaklandı.)