Agree İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Agree İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Agree İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Agree – Anlaşmak, Aynı Fikirde Olmak

Örnek Cümleler:

1. I agree with you, we should go to the beach this weekend. (Seninle aynı fikirdeyim, bu hafta sonu plaja gitmeliyiz.)
2. She doesn’t always agree with her boss’s decisions. (Patronunun kararlarına her zaman katılmaz.)
3. We all agreed that the movie was terrible. (Hepimiz filmi berbat bulduk.)
4. The two sides finally agreed to a compromise. (İki taraf nihayet bir uzlaşmaya vardı.)
5. I completely agree with your assessment of the situation. (Durum değerlendirmene tamamen katılıyorum.)
6. They agreed to meet at the coffee shop at 3 pm. (3’te kahve dükkanında buluşmaya karar verdiler.)
7. I agree that we need to take action, but I’m not sure what the best course of action is. (Harekete geçmemiz gerektiği konusunda hemfikirim, ancak en iyi eylem planının ne olduğundan emin değilim.)
8. The committee couldn’t agree on a budget for the project. (Komite projeye yönelik bir bütçe konusunda anlaşamadı.)
9. Despite their differences, the two sides were able to agree on a few key points. (Farklılıklarına rağmen, iki taraf bazı önemli noktalarda anlaşabildiler.)
10. We need to agree on a date for the meeting before we can start planning the agenda. (Gündemi planlamaya başlamadan önce toplantı tarihi konusunda anlaşmamız gerekiyor.)
11. He agreed to help me with my project, but he hasn’t followed through yet. (Projemde bana yardım etmeyi kabul etti, ama henüz takip etmedi.)
12. I don’t agree with your opinion on this matter. (Bu konuda fikrine katılmıyorum.)
13. The two companies have finally agreed to a merger. (İki şirket nihayet birleşmeye karar verdiler.)
14. The group was unable to agree on a leader, so they decided to work together without one. (Grup lider konusunda anlaşamadığı için, bir lider olmadan birlikte çalışmaya karar verdiler.)
15. I think we can all agree that this restaurant has amazing food. (Sanırım hepimiz bu restoranın harika yemekleri olduğunda hemfikiriz.)
16. She agreed to take on the project even though she was already busy. (Zaten meşgul olsa da, projeyi üstlenmeyi kabul etti.)
17. I’m glad we could agree on a fair price for the car. (Araba için adil bir fiyat konusunda anlaşabildiğimize sevindim.)
18. The government and the opposition party finally agreed to a peace deal. (Hükümet ve muhalefet partisi nihayet barış

anlaşması konusunda anlaştılar.)
19. We need to agree on the ground rules before we can start the game. (Oyunu başlatmadan önce kurallar konusunda anlaşmamız gerekiyor.)

20. I’m not sure I agree with your interpretation of the data. (Verilerin yorumu konusunda seninle aynı fikirde değilim.)