Agonizingly-Agonisingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Agonizingly-Agonisingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Agonizingly-Agonisingly

Agonizingly kelimesi, aşırı derecede acı veya üzüntü hissi veren bir şekilde yapılan bir eylemi veya deneyimi ifade eder. Agonisingly ise İngilizce’de aynı anlama gelir.

Örnek cümleler:

  1. The patient waited agonizingly for the doctor to arrive. (Hasta doktorun gelmesini acı bir şekilde bekledi.)
  2. She watched agonizingly as her house burned to the ground. (Evini yerle bir olurken acı bir şekilde izledi.)
  3. The team lost the game agonizingly in the last minute. (Takım son dakikada acı bir şekilde maçı kaybetti.)
  4. He walked agonizingly slow, as if every step was causing him pain. (Adımları acı verir gibi acı bir şekilde yürüdü.)
  5. The family agonizingly waited for news about their missing son. (Aile kayıp oğulları hakkında haber beklerken acı bir şekilde bekledi.)
  6. The company had to make the agonizingly difficult decision to lay off half of its employees. (Şirket çalışanlarının yarısını işten çıkarmak için acı veren bir şekilde zorlu bir karar aldı.)
  7. The athlete watched agonizingly as his competitor crossed the finish line before him. (Sporcu rakibinin kendisinden önce bitiş çizgisine ulaşmasını acı bir şekilde izledi.)
  8. The dog yelped agonizingly after being hit by a car. (Köpek araba çarptıktan sonra acı bir şekilde uludu.)
  9. The parents waited agonizingly for the doctor to come out of the operating room. (Ebeveynler ameliyathane kapısında doktorun çıkmasını acı bir şekilde bekledi.)
  10. The soldier crawled agonizingly towards safety, trying to avoid being seen by the enemy. (Asker düşman tarafından görülmeden acı bir şekilde güvenliğe doğru süründü.)
  11. The swimmer finished the race agonizingly close to first place. (Yüzücü yarışı birinci bitirmeye acı bir şekilde yakın bir şekilde tamamladı.)
  12. The victim described the attack as agonizingly painful. (Kurban saldırıyı acı verici bir şekilde anlattı.)
  13. The pianist played the piece agonizingly slow to convey the emotion behind the music. (Piyano sanatçısı müziğin ardındaki duyguyu iletmek için acı verir gibi yavaş çaldı.)
  14. The hiker walked agonizingly uphill for hours. (Yürüyüşçü saatlerce acı verir gibi yokuş yukarı yürüdü.)
  15. The team’s defeat was agonizingly disappointing. (Takımın yenilgisi acı verici bir şekilde hayal kırıklığına neden oldu.)
  16. The actor portrayed the character’s death agonizingly realistically. (Oyuncu karakterin ölümünü gerçekçi bir şekilde acı verir gibi tasvir
  1. The mother held her agonizingly crying baby tightly in her arms. (Anne acı veren bir şekilde ağlayan bebeğini sıkıca kucakladı.)
  2. The marathon runner pushed through the pain agonizingly to reach the finish line. (Maraton koşucusu ağrıyı acı verir gibi hissederek bitiş çizgisine ulaşmak için çabaladı.)
  3. The artist worked agonizingly long hours to perfect her masterpiece. (Sanatçı eserini mükemmelleştirmek için acı verici derecede uzun saatler çalıştı.)
  4. The student studied agonizingly hard for the exam but still failed. (Öğrenci sınav için acı verici derecede çok çalıştı ama yine de başarısız oldu.)

(Türkçe karşılıkları cümlelerin altında verilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.