Afford İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Afford İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Afford İle İlgili Cümleler

Anlamı: “Afford” fiili, maddi veya manevi olarak bir şeyi yapmaya veya satın almaya yetecek kadar kaynağa sahip olmak anlamına gelir.

1. I can’t afford to buy a new car right now. (Şu anda yeni bir araba satın alacak param yok.)
2. She can’t afford to take a day off from work. (İşten bir gün izin alacak kadar maddi gücü yok.)
3. We can afford to go on vacation this year. (Bu yıl tatil yapacak kadar bütçemiz var.)
4. They couldn’t afford to pay the rent last month. (Geçen ay kira ödeyebilecek durumda değillerdi.)
5. He affords himself the luxury of eating out every night. (Her gece dışarıda yemek yeme lüksünü kendisine sağlar.)
6. I can’t afford to waste any more time on this project. (Bu projede daha fazla zaman harcayacak kadar zamanım yok.)
7. She affords him the opportunity to learn new skills. (Ona yeni beceriler öğrenme fırsatı sağlar.)
8. They can’t afford to lose any more customers. (Daha fazla müşteri kaybetmeye güçleri yetmez.)
9. He can afford to take risks because he has a safety net. (Bir güvenlik ağı olduğu için risk almaya gücü yetiyor.)
10. She can afford to be picky when it comes to choosing a job. (İş seçiminde seçici olmaya gücü var.)
11. We can’t afford to be complacent in this competitive market. (Bu rekabetçi piyasada rahat olmaya gücümüz yetmez.)
12. They afford their children the best education money can buy. (Çocuklarına para ile satın alabilecekleri en iyi eğitimi sağlarlar.)
13. He can afford to live in a luxurious house. (Lüks bir evde yaşamaya gücü yetiyor.)
14. I can afford to take a break from work for a few weeks. (Birkaç hafta boyunca işten ara vermeye gücüm yetiyor.)
15. She affords herself the luxury of traveling around the world. (Dünya turu yapma lüksünü kendisine sağlar.)
16. They can’t afford to ignore the needs of their customers. (Müşterilerinin ihtiyaçlarını göz ardı edecek güçleri yok.)
17. He affords his family a comfortable lifestyle. (Ailesine rahat bir yaşam tarzı sağlar.)
18. We can afford to invest in new technology to improve our business. (İşimizi geliştirmek için yeni teknolojilere yatırım yapacak gücümüz var.)
19. They can’t afford to make any mistakes in this important project. (Bu önemli projede hata yapmaya güçleri yetmez.)
20. She can afford to donate a large sum of money to charity. (Hayır kurumlarına büyük bir para bağışı yapacak gücü var.)

21. I can’t afford to lose my job right now. (Şu anda işimi kaybetmeye gücüm yok.)
22. She affords herself the luxury of having a personal trainer. (Kişisel bir antrenöre sahip olma lüksünü kendisine sağlar.)
23. They can afford to buy a house in a nice neighborhood. (Güzel bir mahallede ev satın alacak güçleri var.)
24. He can’t afford to take a day off because of his busy schedule. (Yoğun programı nedeniyle bir gün izin alamaz.)
25. We can afford to hire more employees to help with the workload. (İş yükünü azaltmak için daha fazla çalışanı işe alacak gücümüz var.)
26. They can’t afford to lose the trust of their customers. (Müşterilerinin güvenini kaybetmeye güçleri yetmez.)
27. She affords him the opportunity to travel for business. (Ona iş seyahatleri yapma fırsatı sağlar.)
28. He can afford to retire early because of his successful investments. (Başarılı yatırımları nedeniyle erken emekli olmaya gücü yetiyor.)
29. I can’t afford to buy expensive clothes on my budget. (Bütçem dahilinde pahalı kıyafetler satın alacak gücüm yok.)
30. She affords herself the luxury of taking a spa day once a month. (Ayda bir spa günü yapma lüksünü kendisine sağlar.)