Adjudicate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Adjudicate
İngilizce anlamı: to make a formal judgment or decision about a dispute or problem
Adjudicate kelimesi bir anlaşmazlık veya problem hakkında resmi bir karar vermek veya yargılamak anlamına gelir.
-
The court will adjudicate on the matter tomorrow.
Çourt yarın konuda karar verecek. -
The organization appointed an impartial person to adjudicate the dispute.
Örgüt, anlaşmazlığı yargılamak için tarafsız bir kişi atadı. -
It’s not up to you to adjudicate what’s right or wrong.
Senin doğru veya yanlış olduğuna karar vermek sana kalmamış. -
The judge will adjudicate the case fairly.
Hakim davayı adil bir şekilde karara bağlayacak. -
The committee was formed to adjudicate on the proposed changes.
Komite, önerilen değişiklikleri yargılamak için oluşturuldu. -
The arbitrator was hired to adjudicate the dispute between the two parties.
Taraflar arasındaki anlaşmazlığı yargılamak için hakem kiralandı. -
The board of directors will adjudicate on the matter next week.
Yönetim kurulu konuda gelecek hafta karar verecek. -
The teacher will adjudicate the debate between the students.
Öğretmen, öğrenciler arasındaki tartışmayı yargılayacak. -
The judge’s duty is to adjudicate cases according to the law.
Hakimin görevi, yasaya göre davaları yargılamaktır. -
The panel will adjudicate on the scholarship applications.
Panel burs başvurularını yargılayacak. -
The committee will adjudicate on the suitability of the candidates.
Komite adayların uygunluğunu yargılayacak. -
The dispute was adjudicated by an independent arbitrator.
Anlaşmazlık bağımsız bir hakim tarafından yargılandı. -
The judge must adjudicate impartially and without bias.
Hakim, tarafsız ve önyargısız bir şekilde yargılama yapmak zorundadır. -
The tribunal was set up to adjudicate on international trade disputes.
Tribunal, uluslararası ticari anlaşmazlıkları yargılamak için kuruldu. -
The committee will adjudicate on the awarding of the contract.
Komite, sözleşme verme konusunda karar verecek. -
The case was adjudicated fairly by the judge.
Dava hakim taraf
-
The organization has established a procedure for adjudicating employee complaints.
Örgüt, çalışan şikayetlerini yargılamak için bir prosedür belirledi. -
The jury was tasked with adjudicating the guilt or innocence of the accused.
Jüri, sanığın suçlu veya masum olduğuna karar vermekle görevlendirildi. -
The arbitrator’s decision to adjudicate in favor of the plaintiff was controversial.
Hakemin davacı lehine yargılama kararı tartışmalıydı. -
The committee will adjudicate on the distribution of the funds.
Komite, fonların dağıtımı konusunda karar verecek.
Hemen Yorum Yaz