Acutely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Acutely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Acutely

Acutely kelimesi “şiddetle” veya “acıyla” gibi anlamlara gelir. Bu kelime bir şeyin yoğunluğunu veya acısını ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The pain in my head is acutely unbearable. (Başımdaki ağrı şiddetle dayanılmaz.)
  2. She felt acutely embarrassed when she tripped on stage. (Sahneye çıkarken tökezlediğinde şiddetle utandı.)
  3. The hunger in the refugee camp was acutely felt. (Mülteci kampındaki açlık şiddetle hissedildi.)
  4. The company is acutely aware of the need for change. (Şirket değişim gerekliliğinin şiddetle farkında.)
  5. The politician’s lies were acutely obvious. (Politikacının yalanları şiddetle açıktı.)
  6. The boy’s sadness was acutely apparent in his eyes. (Çocuğun üzüntüsü gözlerinde şiddetle belli oluyordu.)
  7. The patient’s condition is acutely critical. (Hastanın durumu şiddetle kritik.)
  8. The sound of the explosion was acutely loud. (Patlama sesi şiddetle yüksekti.)
  9. The scent of the flowers was acutely strong. (Çiçeklerin kokusu şiddetle güçlüydü.)
  10. Her disappointment was acutely felt. (Hayal kırıklığı şiddetle hissedildi.)
  11. The fear in the room was acutely palpable. (Odadaki korku şiddetle hissedilebiliyordu.)
  12. The tension between them was acutely uncomfortable. (Aralarındaki gerilim şiddetle rahatsız ediciydi.)
  13. His hunger was acutely apparent in his desperate gaze. (Açlığı çaresiz bakışlarında şiddetle belli oluyordu.)
  14. The smell of burning was acutely pungent. (Yanık kokusu şiddetle keskindi.)
  15. The disappointment was acutely felt by the team. (Takım şiddetle hayal kırıklığına uğramıştı.)
  16. Her anxiety was acutely heightened by the darkness. (Karanlık tarafından kaynaklanan kaygısı şiddetle artmıştı.)
  17. The hunger strike was acutely effective in raising awareness. (Açlık grevi farkındalığı şiddetle artırmada etkiliydi.)
  18. The cold was acutely felt in her fingers and toes. (Soğuk parmaklarında ve ayak parmaklarında şiddetle hissediliyordu.)
  19. The pain in her chest was acutely sharp. (Göğsündeki ağrı ş

iddetle keskindi.)
20. His disappointment was acutely palpable in the silence that followed. (Sessizlikte izleyen hayal kırıklığı şiddetle hissedilebiliyordu.)

(Türkçe çeviriler kalın ve kırmızı renkte belirtilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.