Acutely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Acutely
Acutely kelimesi “şiddetle” veya “acıyla” gibi anlamlara gelir. Bu kelime bir şeyin yoğunluğunu veya acısını ifade etmek için kullanılır.
Örnek Cümleler:
- The pain in my head is acutely unbearable. (Başımdaki ağrı şiddetle dayanılmaz.)
- She felt acutely embarrassed when she tripped on stage. (Sahneye çıkarken tökezlediğinde şiddetle utandı.)
- The hunger in the refugee camp was acutely felt. (Mülteci kampındaki açlık şiddetle hissedildi.)
- The company is acutely aware of the need for change. (Şirket değişim gerekliliğinin şiddetle farkında.)
- The politician’s lies were acutely obvious. (Politikacının yalanları şiddetle açıktı.)
- The boy’s sadness was acutely apparent in his eyes. (Çocuğun üzüntüsü gözlerinde şiddetle belli oluyordu.)
- The patient’s condition is acutely critical. (Hastanın durumu şiddetle kritik.)
- The sound of the explosion was acutely loud. (Patlama sesi şiddetle yüksekti.)
- The scent of the flowers was acutely strong. (Çiçeklerin kokusu şiddetle güçlüydü.)
- Her disappointment was acutely felt. (Hayal kırıklığı şiddetle hissedildi.)
- The fear in the room was acutely palpable. (Odadaki korku şiddetle hissedilebiliyordu.)
- The tension between them was acutely uncomfortable. (Aralarındaki gerilim şiddetle rahatsız ediciydi.)
- His hunger was acutely apparent in his desperate gaze. (Açlığı çaresiz bakışlarında şiddetle belli oluyordu.)
- The smell of burning was acutely pungent. (Yanık kokusu şiddetle keskindi.)
- The disappointment was acutely felt by the team. (Takım şiddetle hayal kırıklığına uğramıştı.)
- Her anxiety was acutely heightened by the darkness. (Karanlık tarafından kaynaklanan kaygısı şiddetle artmıştı.)
- The hunger strike was acutely effective in raising awareness. (Açlık grevi farkındalığı şiddetle artırmada etkiliydi.)
- The cold was acutely felt in her fingers and toes. (Soğuk parmaklarında ve ayak parmaklarında şiddetle hissediliyordu.)
- The pain in her chest was acutely sharp. (Göğsündeki ağrı ş
iddetle keskindi.)
20. His disappointment was acutely palpable in the silence that followed. (Sessizlikte izleyen hayal kırıklığı şiddetle hissedilebiliyordu.)
(Türkçe çeviriler kalın ve kırmızı renkte belirtilmiştir.)
Hemen Yorum Yaz