Acridly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Acridly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Acridly

Türkçe Anlamı: Acı bir şekilde, keskin bir şekilde

  1. The acridly bitter taste of the medicine made me cringe. (Acı ilacın acı tadı beni ürpermeye neden oldu.)
  2. The acridly pungent smell of the rotten eggs filled the room. (Çürümüş yumurtaların acı kokusu odayı doldurdu.)
  3. The acridly sarcastic remark left a bitter taste in my mouth. (Acımasızca sarkastik yorum benim için kötü bir tat bıraktı.)
  4. The acridly cold wind made me shiver. (Acımasızca soğuk rüzgar beni titretti.)
  5. The acridly sour taste of the spoiled milk made me gag. (Bozuk sütün acı bir şekilde ekşi tadı beni boğazıma düğümlendi.)
  6. The acridly critical review of the book was harsh. (Kitabın acımasızca eleştirel incelemesi sertti.)
  7. The acridly spicy food was too much for my taste buds. (Acı biberli yemek tat tomurcuklarım için fazlaydı.)
  8. The acridly harsh words she spoke left me in tears. (Söylediği acımasızca sert sözler beni gözyaşlarına boğdu.)
  9. The acridly smoky air in the room made it hard to breathe. (Odada acı dumanlı hava nefes almayı zorlaştırdı.)
  10. The acridly bitter coffee was almost undrinkable. (Acı kahve neredeyse içilemezdi.)
  11. The acridly sour taste of the vinegar made me cringe. (Sirkenin acımasızca ekşi tadı beni ürküttü.)
  12. The acridly sarcastic tone in his voice was evident. (Ses tonundaki acımasızca sarkastik tavır belirgindi.)
  13. The acridly cold water was refreshing on a hot day. (Sıcak bir günde serinletici olan acımasızca soğuk su.)
  14. The acridly pungent smell of the onions made my eyes water. (Soğanların acımasızca keskin kokusu gözlerimi yaşarttı.)
  15. The acridly critical review of the play was not well received. (Oyunun acımasızca eleştirel incelemesi iyi karşılanmadı.)
  16. The acridly spicy salsa was too hot for me to handle. (Acı biberli salça benim için çok sıcaktı.)
  17. The acridly sour taste of the lemon made my mouth pucker. (Limonun acımasızca ekşi tadı benim ağzımı buruşturdu.)
  18. The acridly harsh criticism of her work made her doubt herself. (Çalışmasına yönelik acımasızca sert eleştiri kendine güvenini sarsmıştı.)
  19. The acridly smoky smell of the fire filled the air. (Yangının acımasızca duman kokusu havayı doldurdu.)
  20. The acrid

ly bitter taste of the burnt toast made me regret not paying attention. (Yanmış tostun acımasızca acı tadı dikkat etmediğim için pişmanlık hissettirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.