Accompaniment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Accompaniment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Accompaniment

Accompaniment, bir şarkı veya enstrümantal müzik eseri için eşlik eden müzik parçası anlamına gelir.

1. The pianist played a beautiful accompaniment to the singer’s song. (Piyano çalgıcısı, şarkıcının şarkısına güzel bir eşlik yaptı.)
2. The guitar provided a perfect accompaniment to the singer’s voice. (Gitar, şarkıcının sesine mükemmel bir eşlik sağladı.)
3. The orchestra’s accompaniment was impressive during the musical performance. (Orkestranın eşlikleri müzikal performans sırasında etkileyiciydi.)
4. The violin’s accompaniment added an emotional depth to the musical piece. (Kemanın eşliği, müzik parçasına duygusal bir derinlik kattı.)
5. The drummer’s accompaniment created a strong beat for the band’s performance. (Davulcunun eşliği, grubun performansı için güçlü bir ritim oluşturdu.)
6. The singer relied on the pianist’s accompaniment to stay in key. (Şarkıcı, piyanistin eşliğine güvenerek doğru tonlamada kalmayı sağladı.)
7. The flute’s accompaniment added a delicate touch to the ensemble’s performance. (Flütün eşliği, topluluğun performansına narin bir dokunuş kattı.)
8. The bass guitar’s accompaniment provided a solid foundation for the band’s sound. (Bas gitarın eşliği, grubun sesi için sağlam bir temel sağladı.)
9. The piano accompaniment was perfectly timed with the singer’s phrasing. (Piyano eşliği, şarkıcının vurguları ile mükemmel bir şekilde zamanlandı.)
10. The string quartet’s accompaniment created a beautiful harmony with the soloist’s voice. (Dörtlü telin eşliği, solistin sesi ile güzel bir uyum oluşturdu.)
11. The harp’s accompaniment provided a dreamy atmosphere for the performance. (Harpın eşliği, performans için rüya gibi bir atmosfer sağladı.)
12. The choir’s accompaniment added a powerful presence to the music. (Korun eşliği, müziğe güçlü bir varlık kattı.)
13. The saxophonist’s accompaniment added a jazzy feel to the performance. (Saksofoncunun eşliği, performansa caz hissi kattı.)
14. The trumpet’s accompaniment added a bright tone to the musical piece. (Trompetin eşliği, müzik parçasına parlak bir ton kattı.)
15. The cello’s accompaniment provided a rich, full sound to the music. (Çellonun eşliği, müziğe zengin, dolu bir ses sağladı.)
16. The pianist’s accompaniment was perfectly synchronized with the conductor’s direction. (Piyano çalgıcısının eşliği, orkestra şefinin yönlendirmesiyle mükemmel şekilde senkronize oldu.)
17. The violinist’s accompaniment

17. The violinist’s accompaniment added a melancholic mood to the musical piece. (Kemanın eşliği, müzik parçasına hüzünlü bir hava kattı.)
18. The percussionist’s accompaniment provided a rhythmic foundation for the ensemble’s performance. (Vurmalı çalgıcının eşliği, topluluğun performansı için ritmik bir temel sağladı.)
19. The organ’s accompaniment filled the church with a grand, majestic sound. (Orgun eşliği, kiliseyi büyük, görkemli bir sese doldurdu.)
20. The guitarist’s accompaniment provided a soft, acoustic backing for the singer’s ballad. (Gitaristin eşliği, şarkıcının baladına yumuşak, akustik bir destek sağladı.)