Absently İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Absently
Bu kelime İngilizcede “dalgın bir şekilde” anlamına gelir. Aşağıda absently kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle bulabilirsiniz:
- She absently played with her hair while watching TV.
O televizyon izlerken dalgın bir şekilde saçlarıyla oynadı. - He absently stared out the window, lost in thought.
O dalgın bir şekilde pencereden dışarı bakarak düşüncelere daldı. - She absently picked at her food, lost in thought.
O dalgın bir şekilde düşüncelere dalarak yemeğinde karıştırdı. - He absently fiddled with his pen while listening to the lecture.
O dalgın bir şekilde dersi dinlerken kalemiyle oynadı. - She absently hummed a tune as she worked.
O çalışırken dalgın bir şekilde bir şarkı mırıldandı. - He absently scratched his head as he read the book.
O kitabı okurken dalgın bir şekilde kafasını kaşıdı. - She absently twirled a lock of hair around her finger.
O dalgın bir şekilde saçının bir tutamını parmağıyla doladı. - He absently tapped his foot while waiting for the train.
O treni beklerken dalgın bir şekilde ayağını tıklattı. - She absently gazed out the window, lost in thought.
O dalgın bir şekilde pencereden dışarı baktı, düşüncelere daldı. - He absently doodled on his notebook during the meeting.
O toplantı sırasında dalgın bir şekilde defterine karalama yaptı. - She absently twisted a strand of hair around her finger.
O dalgın bir şekilde saçının bir telini parmağıyla çevirdi. - He absently scrolled through his phone while waiting in line.
O sıra beklerken dalgın bir şekilde telefonunda kaydırdı. - She absently chewed on a pen cap while thinking.
O düşünürken dalgın bir şekilde bir kalem kapağına çiğnedi. - He absently played with a paperclip while on the phone.
O telefonda konuşurken dalgın bir şekilde bir ataçla oynadı. - She absently traced patterns on the table with her finger.
- She absently traced patterns on the table with her finger.
O dalgın bir şekilde parmağıyla masada desenler çizdi. - He absently nodded his head in agreement without really listening.
O gerçekten dinlemeden dalgın bir şekilde başını onaylarcasına salladı. - She absently flipped through a magazine while waiting for her appointment.
Randevusunu beklerken dalgın bir şekilde bir dergiye göz gezdirdi. - He absently glanced at his watch, not really caring about the time.
O zamanı gerçekten umursamadan dalgın bir şekilde saate baktı. - She absently played with a piece of string while listening to her friend talk.
Arkadaşı konuşurken o dalgın bir şekilde bir ip parçasıyla oynadı. - He absently hummed a song as he walked down the street.
O dalgın bir şekilde yürürken bir şarkı mırıldandı.
Hemen Yorum Yaz