Abruptness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Abruptness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Abruptness

Türkçe Anlamı: Ani, beklenmedik bir şekilde olan veya yapılan şeyler için kullanılan bir kelime.

Örnek Cümleler:

1. The abruptness of his departure left everyone surprised. (Onun ani ayrılığı herkesi şaşırttı.)
2. The abruptness of the earthquake woke everyone up. (Depremin ani hareketleri herkesi uyandırdı.)
3. Her abruptness in conversation made it difficult to understand her point of view. (Konuşmasındaki ani değişiklikler, bakış açısını anlamayı zorlaştırdı.)
4. The abruptness of the music change ruined the flow of the dance. (Müzikteki ani değişim, dansın ritmini bozdu.)
5. Her abruptness in decision-making often led to mistakes. (Karar vermedeki ani değişiklikleri genellikle hatalara neden oldu.)
6. The abruptness of his resignation left the company in a state of confusion. (Onun ani istifası, şirketi bir karışıklık halinde bıraktı.)
7. The abruptness of his response made it clear that he was not interested. (Verdiği ani cevap, ilgilenmediğini açıkça ortaya koydu.)
8. The abruptness of the storm caught everyone off guard. (Fırtınanın ani gelişi herkesi hazırlıksız yakaladı.)
9. Her abruptness in ending the conversation left me feeling uneasy. (Konuşmayı ani bir şekilde bitirmesi, beni huzursuz hissettirdi.)
10. The abruptness of his tone made it clear that he was angry. (Ses tonundaki ani değişiklik, sinirli olduğunu açıkça ortaya koydu.)
11. The abruptness of the meeting’s cancellation left everyone disappointed. (Toplantının ani iptali, herkesi hayal kırıklığına uğrattı.)
12. The abruptness of her movements made it clear that she was nervous. (Hareketlerindeki ani değişim, sinirli olduğunu açıkça ortaya koydu.)
13. The abruptness of his exit made it clear that he didn’t want to be there. (Çıkışındaki ani hareketler, orada olmak istemediğini açıkça ortaya koydu.)
14. The abruptness of the news left everyone in shock. (Haberin ani gelmesi, herkesi şok etti.)
15. The abruptness of his appearance startled everyone. (Görünüşüyle herkesi şaşırttı.)
16. The abruptness of her departure left him feeling heartbroken. (Onun ani ayrılışı, onu kalben kırdı.)
17. The abruptness of the car’s stop made us hit our heads on the dashboard. (Araçtaki ani duruş, başımızı ön panelde çarpmamıza neden oldu.

18. The abruptness of the teacher’s announcement caught the students off guard. (Öğretmenin açıklamasındaki ani değişiklik, öğrencileri hazırlıksız yakaladı.)
19. The abruptness of the weather change ruined our plans for the day. (Hava durumundaki ani değişim, gün için yaptığımız planları altüst etti.)
20. His abruptness in ending the relationship left her feeling betrayed. (İlişkiyi ani bir şekilde bitirmesi, onu ihanete uğramış hissettirdi.)