Abortiveness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Abortiveness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Abortiveness Nedir?

Abortiveness, başarısızlık veya tamamlanmama durumunu ifade eden bir sıfattır. Bir işin sonuçsuz kalması veya bir planın gerçekleştirilememesi durumunda kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. The abortiveness of the mission was a major disappointment for everyone involved. (Misyonun başarısız olması herkes için büyük bir hayal kırıklığıydı.)
2. Despite their best efforts, the project ended in abortiveness. (En iyi çabalarına rağmen, proje başarısızlıkla sonuçlandı.)
3. The abortiveness of the meeting left everyone feeling frustrated and unsatisfied. (Toplantının başarısız olması herkesi hayal kırıklığına uğrattı ve tatmin edici bir sonuç alınamadı.)
4. The abortiveness of the plan was due to a lack of funding. (Planın başarısız olması, yeterli finansmanın olmamasından kaynaklanıyordu.)
5. The abortiveness of the experiment was a setback for the research team. (Deneyin başarısız olması, araştırma ekibi için bir gerileme oldu.)
6. The abortiveness of the negotiations was a blow to the company’s plans. (Müzakerelerin başarısız olması, şirketin planlarına darbe vurdu.)
7. The abortiveness of the election was a disappointment for both candidates. (Seçimlerin başarısız olması, her iki aday için de bir hayal kırıklığıydı.)
8. The abortiveness of the movie was evident from the low box office numbers. (Filmin başarısızlığı, düşük gişe rakamlarından belli oldu.)
9. The abortiveness of the trip was due to bad weather conditions. (Gezinin başarısız olması, kötü hava koşullarından kaynaklanıyordu.)
10. The abortiveness of the test results was a surprise to the researchers. (Test sonuçlarının başarısız olması, araştırmacılar için bir sürprizdi.)
11. The abortiveness of the plan was a setback for the company’s expansion efforts. (Planın başarısız olması, şirketin genişleme çabaları için bir gerileme oldu.)
12. The abortiveness of the operation was a disappointment for the medical team. (Operasyonun başarısız olması, tıbbi ekibin hayal kırıklığına uğramasına neden oldu.)
13. The abortiveness of the concert was due to technical difficulties. (Konserin başarısız olması, teknik zorluklardan kaynaklanıyordu.)
14. The abortiveness of the party was due to a lack of attendees. (Partinin başarısız olması, yeterli katılımcının olmamasından kaynaklanıyordu.)
15. The abortiveness of the speech was evident from the lack of audience engagement. (Konuşmanın başarısızlığı, seyircinin ilgisizliğinden belli oldu.)
16. The abortiveness of the project was a setback for the entire team. (Projenin

başarısız olması, tüm ekibin geri adım atmasına neden oldu.)
17. The abortiveness of the experiment was unexpected and disappointing. (Deneyin başarısız olması beklenmedik ve hayal kırıklığı yarattı.)

18. The abortiveness of the plan was due to unforeseen circumstances. (Planın başarısız olması, beklenmeyen durumlardan kaynaklanıyordu.)
19. The abortiveness of the job interview was a blow to the candidate’s confidence. (İş görüşmesinin başarısız olması, adayın özgüvenine darbe vurdu.)
20. The abortiveness of the product launch was a setback for the company’s sales goals. (Ürün lansmanının başarısız olması, şirketin satış hedefleri için bir gerileme oldu.)