Abnegate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Abnegate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Abnegate

Abnegate kelimesi Türkçe’de “feragat etmek, vazgeçmek” anlamına gelir. Bir şeyden veya bir haktan vazgeçmek anlamına gelir.

  1. Despite the tempting offer, he decided to abnegate the job opportunity. (Çekici teklife rağmen, iş fırsatından vazgeçmeye karar verdi.)
  2. She abnegated her position as CEO to spend more time with her family. (Ailesiyle daha fazla zaman geçirmek için CEO pozisyonundan feragat etti.)
  3. The monks abnegate material possessions and live a simple life. (Keşişler dünyevi şeylerden vazgeçerler ve sade bir hayat yaşarlar.)
  4. He abnegated his right to the inheritance in favor of his younger brother. (Küçük kardeşine lehine miras hakkından feragat etti.)
  5. The athlete abnegated his personal goals to help his team win the championship. (Sporcu takımının şampiyon olması için kişisel hedeflerinden vazgeçti.)
  6. The politician abnegated his principles to gain more votes. (Politikacı daha fazla oy kazanmak için prensiplerinden vazgeçti.)
  7. The CEO abnegated his salary to help his company during a difficult time. (CEO zor bir dönemde şirketine yardımcı olmak için maaşından feragat etti.)
  8. She abnegated her dream of becoming an actress to pursue a career in medicine. (Tıp alanında kariyer yapmak için aktris olma hayalinden vazgeçti.)
  9. The country abnegated its claim to the disputed territory to avoid war. (Savaştan kaçınmak için ülke tartışmalı bölgeye olan talebinden vazgeçti.)
  10. The student abnegated his social life to focus on his studies. (Öğrenci çalışmalarına odaklanmak için sosyal hayatından vazgeçti.)
  11. The company abnegated its profit to donate to a charity. (Hayır kurumuna bağış yapmak için şirket kârından feragat etti.)
  12. The artist abnegated his own style to follow the instructions of the client. (Müşterinin talimatlarını takip etmek için sanatçı kendi tarzından vazgeçti.)
  13. The singer abnegated her solo career to join a band. (Bir gruba katılmak için solo kariyerinden vazgeçen şarkıcı.)
  14. The teacher abnegated her lunch break to help a struggling student. (Zorluk çeken bir öğrenciye yardım etmek için öğretmen öğle arasından vazgeçti.)
  15. The company abnegated its decision to lay off workers due to public pressure. (Kamu baskısı nedeniyle işçi çıkarma kararından feragat eden şirket.)
  16. The investor abnegated his shares in the company to avoid a conflict of interest. (Çıkar çatışmasından kaçınmak için şirketteki hisselerinden feragat eden
  1. The politician abnegated his right to run for re-election to support a younger candidate. (Daha genç bir adayı desteklemek için yeniden seçim için aday olma hakkından vazgeçen politikacı.)
  2. The chef abnegated his signature dish to experiment with new flavors. (Yeni tatlar denemek için imza yemeğinden vazgeçen şef.)
  3. The activist abnegated her safety to stand up for her beliefs. (İnançları için mücadele etmek için güvenliğinden vazgeçen aktivist.)
  4. The employee abnegated his bonus to help his coworker who was struggling financially. (Maddi zorluklar yaşayan bir iş arkadaşına yardım etmek için priminden vazgeçen çalışan.)

(Türkçe karşılıklar kırmızı ve kalın, İngilizce cümleler mavi ve kalın yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.