Abhorrence İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Abhorrence İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Abhorrence

Abhorrence means a strong feeling of hatred or disgust towards something or someone.

  1. I feel abhorrence towards people who harm animals. – Hayvanlara zarar veren insanlara karşı iğrençlik hissediyorum.
  2. Her abhorrence of horror movies is well-known among her friends. – Korku filmlerine karşı olan iğrenmesi, arkadaşları arasında iyi bilinmektedir.
  3. The abhorrence of the locals towards the new factory is understandable. – Yerlilerin yeni fabrikaya karşı iğrenmeleri anlaşılabilir.
  4. His abhorrence of violence led him to become a pacifist. – Şiddete karşı olan iğrenmesi, onun bir barışçı olmasına yol açtı.
  5. Abhorrence towards injustice is a natural reaction. – Adaletsizliğe karşı iğrenme doğal bir tepkidir.
  6. She felt abhorrence towards the idea of eating insects. – Böcek yeme fikrine karşı iğrenme hissetti.
  7. Their abhorrence of each other was evident during the meeting. – Birbirlerine karşı olan iğrenmeleri toplantı sırasında belirgindi.
  8. Abhorrence towards racism is a sign of empathy and humanity. – Irkçılığa karşı iğrenme, empati ve insaniyetin bir işaretidir.
  9. The abhorrence of the crowd towards the dictator was palpable. – Kalabalığın diktatöre karşı iğrenmesi hissedilebilirdi.
  10. Her abhorrence of cheating in exams is admirable. – Sınavlarda kopya çekmeye karşı olan iğrenmesi, takdir edilesidir.
  11. The abhorrence of the public towards corruption is increasing. – Halkın yolsuzluğa karşı iğrenmesi artıyor.
  12. Abhorrence towards violence is a common trait among peace activists. – Şiddete karşı olan iğrenme, barış aktivistleri arasında yaygın bir özelliktir.
  13. His abhorrence towards the new manager was obvious from the beginning. – Yeni yöneticiye karşı olan iğrenmesi baştan beri açıktı.
  14. Abhorrence towards discrimination is a fundamental human right. – Ayrımcılığa karşı iğrenme, temel insan hakkıdır.
  15. The abhorrence of the audience towards the bad play was audible. – Seyircilerin kötü oyuna karşı iğrenmesi duyuluyordu.
  16. Her abhorrence of pollution led her to become an environmental activist. – Kirliliğe karşı olan iğrenmesi, onu bir çevre aktivisti olmaya yöneltti.
  17. Abhorrence towards bigotry is a sign of a tolerant society. – Eng

elliliğe karşı iğrenme, hoşgörülü bir toplumun işaretidir.
18. The abhorrence of the passengers towards the rude driver was understandable. – Yolcuların kaba şoföre karşı iğrenmesi anlaşılabilir.

  1. Abhorrence towards animal testing is a growing concern among consumers. – Hayvan deneylerine karşı iğrenme, tüketiciler arasında artan bir endişe kaynağıdır.
  2. His abhorrence towards dishonesty led him to leave the company. – Sahtekarlığa karşı olan iğrenmesi, şirketten ayrılmasına neden oldu.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.